Yusuf Olmak

Kardeşlerim beni bir köy kuyunun başına getirdiler, ellerim bağlıyken aldılar üstümden gömleğimi. Kuyu karanlıktı, kuyu dardı, kuyu derindi. İçinde su belki yoktu, belki vardı.

Aşağıya doğru düşerken tutunmaya çalıştım kuyunun duvarlarına, dirseklerim yarıldı, ellerim kanadı. Düştüm.

Ben mi kendimi attım bu kuyuya, yoksa zaten kaderim Yusufluk muydu? Daha fazla

Bir Yudum !

Bir yudum kokunu ver sarhoşluğum başlasın,
Ilık nefesinle dalgalandr yüreğimi avare savrulsun,
Bakışını sapla ruhuma zaman kaybolsun,
Ve bırak beni orda adımız aşk olsun!

Daha fazla

Yağmur

Döküntü yağmurlar… Kokusuz, kuru yağmurlar…
Avuçlarındaki çatlaktan sızan ağrılı yağmurlar..
Gelmeyen baharın, olmayan kışın yağmurları..
Yorgun bedende sızı veren yağmurlar..

Bardaktan boşanırcasına ruhunu saran, acıtan yağmurlar..
Yanakları kıvrım kıvrım olmuş minik ağacın,
Meğerse büyümüş kimse görmeden
Usulca, sessizce, tek başına..
Çicek açtığı gün de olmuş görmemişler..
Beklemiş, beklemiş, gelmemişler..
Daha fazla

Değişimin Gençliği

Dünya, insanı şaşırtacak denli hızla değişmekte ve değiştirmektedir. Dolayısıyla bu değişim daha çok gençleri hedef almaktadır. Hâl böyleki gençlerin de bu değişen dünyaya ayak uydurması ve uydurmaya çalışması bir şekilde gözler önünde sergilenmektedir.

Dünden bugüne baktığımızda, gençlerin o zaman ki sevgi ve saygı bütünlüğü içerisinde yetişen ve etrafındakilere de örnek bir gençlik olguları vardı. Bu günün gençliği ise, ahlâki çöküntünün en zayıf noktasında bulunmaktadır. Böylece her bir genç giderek bilinçsizlik içine düşmektedir. Daha fazla

Vatan İçin Yaşamak ve Yaşatmak

Bazen doğru yolda ilerleriz, bazen de bu yolda tökezleyip yanlışlıklara düşebiliriz. Cennetimizi cehenneme çevirdiğimiz gibi, cehennemimizi de cennete çevirebiliriz. İyisiyle, kötüsüyle bu ülkede yaşayabilen de yine bizleriz.

Ülkemizin bizim için paha biçilemeyecek kadar değer taşıdığını biliriz. Fakat bunu yeterli bulmak mümkün değildir. Öncelikle bunu kendi içimizde yaşatmalıyız ki, ülkemiz de bizim için bir anlam ifade edebilsin.

Gerek ülkemiz, gerekse bizler adına; ülkemizi, uygar ve muhasır medeniyetler seviyesine çıkarmalıyız. Ülke içerisinde sosyal refahı ve barışı sağlamalıyız. Bunları başarabilmemiz de ancak, birlik ve beraberliğimizle mümkün olabilir. Daha fazla

İçin

Eksizler sözlüğünün saf kökleri: üz ve mut
Kala balığın yüzdüğü devasa havuzun içine
Tanrının sarkıttığı oltaların yegane yemleriydiler.
İnsanlar, öpüştüler bükülmüş soğuk metal parçaları ile
kendinden geçtiler, beyinleri göçerken difüzyon kuralları içerisinde

Tutamaksız yaşayan kitle
imha silahıydı onlar için

Daha fazla

Kalan

İflah olmaz bir esintidir
Parmaklarının ucunda esen,
Dokunurken bir eskiye
Yaşanmışını hisedebilmek için..
İliklerini kavururken
Geçmiş hevesi eski bir tahta atın
Yarınlarını bilememek, yitmektir..
Ve içinde bir çok “ve” geçen
Bir cümle yazmak gibidir
Ardı ardına canlanırken anıların
Biraz derinden..
Okşar gibi
İhtiyar yüzünü
Pişman değil de
Geç kalmış gibi..
Sonunu getiremediğin
Bir şiiri yazmak gibi, Daha fazla

Kalp Arsızdır

Hani bazı güzellikler insana hayatında bir-iki kere sunulur ya? Sen de benim hayatımdan geçerken uğradığın o gün yaşantıma güneş doğmuş aslında. Kalp arsızdır, birine kaydığında zannedersin ki umarsızca açtığın kalp ömür boyu kalacak orada. Ama gözlerinin önünde uçuşup duran perdeler indiğinde eş ruhunu bulamayan kalp yeniden yollara düşer bakmadan ardına.
Aşk çocuktur, umarsızdır; aşk uçucudur, şeffaftır; aşk hırçın, bir o kadar da haindir. Daha fazla

İstanbul …

Harem’de içinde sıla olan bir bavulsun.
Dolmabahçe’de denizin köpük sıçrattığı bir sandalyesin.
Beşiktaş’ta bir büfesin, içinde simit satılan…
Şişli’de eski bir apartman dairesisin, içinde mazi oturan.

İstanbul; İstiklal’de bir melodisin, yabancı ellerin kemanından…
Ya da bir yağlı boya tablosusun, metroda sergilenen,
Ve içinde her boyanın renginden bir damla bulunan…
Her taşına milyonlarca adım basılan bir arnavut kaldırımısın aslında… Daha fazla

Yalnızlığa Dair

Derin ve gizli bir yalnızlığı yaşarız bazen. Alev, alev yanan umutlarımız, sevgilerimiz korlaşır; farkında olmadan boş, boş bakar gözlerimiz. Tek kurtuluşu ölmek! Ya da başka diyarlarda bizi tanımayan kimiz neyiz bilmeyen insanların arasında kaybolup gitmekte ararız. Oysa tek çare zannettiğimiz kaçışta; Daha fazla

Ayna

Önce acı çöktü yüreğime, sen gidince
Sessizlik asıl manasını buldu içimde
‘Keşke’lerin de anlamsızlığını kabul edince
Olmadılar, olsaydılar bir bir tükendi dilimde

Bittiğinde sorgulanırmış meğer, başlangıçlar
Aynada kendini görür gibiydi hani, ilk bakışlar
Şimdi sorunca kalbine, gerçekle hayalin farkını
Yanılsamadan mı ibaretti, bu aldanışlar

Daha fazla

Sinestezi Bilim Yakında Yayında!

Bundan bir yıl önce Sinestezi E Dergi ile çıktığımız yayın hayatımızı çeşitlendirmeye karar verdik. Ve ilk meyvesi olarak Sinestezi Bilim projesini başlattık! Tıpkı Sinestezi E Dergi gibi okurlarının yazarlık yapacağı Sinestezi Bilim aynı zamanda ülkemizin bilimsel alandaki eksikliğine bir katkı sunmak ve yeni nesli bilimle uğraşmaya teşvik etmek maksadıyla yayın yapmaya başlayacaktır. Kısa zaman sonra dergimizde ilgi çekici ve kaynak niteliğinde olacak makaleleri görebileceksiniz! Tabi eğer bilimsel alt yapınız kuvvetli ise sizde aramıza katılabilirsiniz. Ayrıntılı bilgi için tıklayınız!

Sinestezi Soslu Makarna (1)

Evinizde Sinestezi tadında bir makarna yemek isterseniz orjinal Sinestezi soslarından birini kullanabilirsiniz!

İşte sizlere güzel bir Sinestezi Sosu tarifi;

Malzemeler

– 2 baş soğan
– 3 diş sarımsak
– 5 adet orta boy mantar
– 3 adet domates
– 1 adet Kırmızı et biberi
– Pul Biber
– Kekik
– Tuz
– İsot
– Salça

Yapılışı;
Daha fazla

Ait..

Boşluğun omuzlarında gergin bir ağırlığa dönüşmediği,

Sessizliğin ruhunu derin gıcırtılara gark etmediği

En mühimi,
Gitmekle kalmak arasında savaş vermediğin,
Aitliğini sorgulamak yerine
Varlığına sahip çıktığın,
Kıvrılıp kaldığında bile
Bir köşesinde,
Yalnızlığından ürkmediğin..

Daha fazla

Ve Kapanacak Perde!

Ve kapanacak perde. 
 
Hiç bir şey eskisi gibi olmayacak! Kapısını aralayıp girdiğimde düşlerinize, uyandığınıza lanet ederek başladığınız o günden sonra eskisi gibi olmayacak hiçbir şey.  
 
Vazgeçtiğim her şey yeni bir vazgeçiş olarak dökülüyorken üzerime, bardaktan boşanırcasına hem de. Sesleniyorum uzaklardan hem hepinize hem hiç kimseye, belki de sadece kendime. Olmayacak diyorum olmayacak!!! Hiç bir şey eskisi gibi olmayacak.   Daha fazla

Benim Gözümden

Bir hayalin gölgesinde güneşleniyoruz

Tutmuyor neşesi kendisiyle
Bir perde üstümüzde
Oyuncular seyirci halinde
Şarkılar dilimizde
Tutmuyor sözleri bir öncekiyle
Sen ağzında tüten dumanın seyrinde
Bense dilinin hecelerinde
Mağbet kapılarımın günahkar bekçisi
Bıraktığın sadece ateş!..

Daha fazla

Sevgiliye Mektup

Ey Sevgili!..

Görebiliyor musun etrafımda düşlerimi sarmalayan demir parmaklıkları? Hayallerimin uçmasını engelleyen taş duvarları…Alıyor musun keskin küf kokusunu? Soğuğu, yalnızlığı, hasretliği benim kadar içine çekebiliyor musun ey sevgili? Duyuyor musun çaresizliğimin sessiz çığlıklarını? Sıkışıp kaldığım suskunlukta sayabiliyor musun ilerleyemeyen adımlarımı?
Söyleyemediğim sözler boğazımda düğüm düğüm…  Alamadığım acı bir nefes göğsümü  acıtan, ellerim,  titreyen ellerim bomboş  kaldı havada aşkını yakalamaya çalışan. Sürgün misali geceler sabahları  olmayan. Daha fazla

Yanlış Bir Zamanda Geldiysem

“Yanlış bir zamanda geldiysem, ya da yanlış olan zaten bensem, gidebilirim…” diyerek kafasını kapının aralığından uzatarak gözlerime bakmaya çalıştığında ben arkamı dönmüş boş odaya doğru ilerliyordum. Cevap vermediğimde tepkisinin ne olacağını merak ettiğimden değildi bu davranış. Şu anda değil konuşmak nefes almak bile istemiyordum. Gelmediği o uzun süre zarfında çok şey değişmişti ve değişmeye devam ediyordu. Şimdi yerde kolilere doldurulmuş eşyalarım, bir iki ucuz boş şarap şişesi, çöpe atılmak için ayrılmış anılar vardı boş evimin boşluklarında. Ve içeri girseydi eğer hiç bir şey düşünmeden, bunun hoşuma gidip gitmeyeceğini bile umursamadan o boşlukları Daha fazla

Salıncak

Gitmek yok demişti,
Öylece bırakıp gitti
İki boşluk arasında bıraktı beni
Bir adım ileri atsam, korku
Bir adım geri kaçsam, hüzün
Sallanır salıncakta hayallerim
Tut beni tut, yoksa düşerim!
Ya da fırlat tüm gücünle boşluğa
Hani hep yaptığın gibi, alışkınsın nede olsa!

Ömrüm dedim; uzun ince kıvrımlı bir yol
Hiç bitmez sanırdım, bitti bak her şey
Belki de sonumu kendi ellerimle yazdım
Sallanıp durdu boş bir salıncakta aklım
Bi sana gitti, bi senden geçti
Onca yüz arasından bi seni seçti
Tut beni tut, yoksa düşerim şimdi Daha fazla

Türk Dilinin Korunması!

Milletimiz için çok önemli yere sahip olan dilimize millet birliğini ve bütünlüğünü korumak adına sahip çıkmalı ve korumalıyız. Türkçenin konumuna baktığımız da, yeryüzünün en geniş coğrafi alanına yayılmış, en eski ve zengin bir dil olma sıfatını elde etmiştir.

Genel olarak yaşanan dil sorunlarından en önemlileri ve en tehlikeli olan, yabancı sözcüklerin dilimize girip yerleşmesidir.

Dilimizdeki yabancılaşma 16. yüzyıl da Arapça ve Farsça kullanımının artmasıyla başlamış, 17. yüzyıl da ise bu dillere bir de Fransızca eklenmiştir. Böylecerkçenin kullanım alanı daralmış, dilimiz günümüzde de başka şekillerde sürecek olan kirlenmeye maruz kalmaktadır. Daha fazla

Gözlerin İstanbul Oluyor İşte

Gözlerin İstanbul oluyor işte
Burası Edirne
Burası soğuk
Bilmem, herhalde
Balkanlardan gelen rüzgarın etkisiyle
Gözlerin iki güneş
İki güneş
Düşüyor
Ayaz tutmuş geceye
Gözlerin İstanbul oluyor işte yine Daha fazla

Bahar Gelmiş Bu Şehre

Bahar gelmiş bu şehre
Eteklerinde cıvıldayan kuşlar
Karlar erimiş
Soğuklar bitmiş
Bahar gelmiş bu şehre
Kırılan kalpler
Bir kez daha
Aşık olmaya
Yemin etmiş
Bahar gelmiş bu şehre
Dallarda zerdali uğultusu
Toprakta umudun kokusu Daha fazla

Yoksun

Yoksun burda..

Yoksun diye ağladım boş sokaklarda..

Hüzün sardı hep yalnızlıklarda..

Kalbimin ucuna kadar gelen kelimeler,

Dilimin ucuna gelmek için bahane aradılar,

Ama bulamadılar onlar da..

Kardelenler bile o beyaz örtüyü yırtıp güneşi gördü ama, Daha fazla

Zaman

Saat işliyor tik tak, tik tak
Avuçlarımda yanıyor zaman
Gözlerimde titriyor bir ışık

Aklıma sen düşüyorsun
Akıyorsun içimden
Bir mum erir gibi..
Bir mum eritir gibi..
Geçiyorsun içimden
Saat işliyor tik tak, tik tak
Sensizliğe alışıyor zaman
Bir elif miktarı kalıyor önümde
Bugün ilk defa yokluğun dokunmadı içime.. Daha fazla

Sanırsın

Sen sevdaydın gittin
Limanlar yıkıldı
Gönlümün barınakları yıkıldı
Ardında kalan bir beden
İçinde kalan bir can oldu

Sanırsın ki poyrazlar
Vurur cana
Oysa hep karayellerde gelir
Cana ölüm
Yapışır bedene

Unutuldu sanırsın
Bir çocuk bile unutmazken
Dinlediği masalları

Senin gözlerinde doğan
Gözlerinde ölen
Unutabilir mi kolayca seni Daha fazla

Nehir

Yine  bir yol ayrımındayım, yeni seçimlerin ertesinde ve bir çoğunun da arifesinde. Kabına sığamamak bu olsa gerek; durağan şeylerin batışması tenime. Huzurun peşinden  koşturup durmakmış hayat dedikleri. Belki de nehirler gibi oradan oraya akmanın bir sebebi. Neyse ki  hiç bir nehir yokluğa akmıyor, denize dökülüyor çoğaldıkça… Tarihe bakıldığında hangi hicret tekamülle sonuçlanmamış ki? Değişebilmek için, bir şeylerden vazgeçmek gerekiyormuş demek ki! Olanı biteni içine iyice sindirip toplayıp bavulunu, yorgun ve küskün gözlerini ufka dikip, küçük bir umut kıvılcımının peşinden gidebilmek gerekiyormuş bazen.

Öylece suskun kalamadım, görmezlikten gelemedim.  Duymazlıktan gelemedim yüreğime fısıldayan hayatın sesini. Ensemde hayallerimin o sıcak soluğu cezbederken beni, bir şeyler yapmalıydım kendi adıma, çocukluğumun anısına ve annemin hatırına. Affet beni, hepsi daha yıllanmış olabilmek içindi bir şarap misali. Ve daha çok pişebilmek içindi… Daha fazla

Güneş Gibi!

Güneş öyle güzel doğdu ki bu sabah,

Öyle güzel girdi ki odamın içine süzüle süzüle,

Öyle işte,

Bilirsin işte senin gibi,

Bir anlam aramamak ve bulmamak için deli olmak gerekti,

Ve bir aydınlık hayat buldu odanın içerisinde,

Yavaş, yavaş kızıldan beyaza doğru,
Daha fazla

Previous Older Entries