Ve kapanacak perde.
Hiç bir şey eskisi gibi olmayacak! Kapısını aralayıp girdiğimde düşlerinize, uyandığınıza lanet ederek başladığınız o günden sonra eskisi gibi olmayacak hiçbir şey.
Vazgeçtiğim her şey yeni bir vazgeçiş olarak dökülüyorken üzerime, bardaktan boşanırcasına hem de. Sesleniyorum uzaklardan hem hepinize hem hiç kimseye, belki de sadece kendime. Olmayacak diyorum olmayacak!!! Hiç bir şey eskisi gibi olmayacak. Daha fazla
Ve Kapanacak Perde!
28 Mar 2010 2 Yorum
in Deneme Etiketler:ahiret, Ayna, öteki hayat, Deneme, hayat, hereafter, kadın, koku, other life, perde, rüya, screen, Sevgili, Sinan Çavdarlı, uyku
Benim Gözümden
28 Mar 2010 1 Yorum
in Şiir Etiketler:ateş, gölge, güneşleniyoruz, Hayal, hayat, hece, neşe, oyuncu, perde, serak, serap akbey, tüten duman
Bir hayalin gölgesinde güneşleniyoruz
Tutmuyor neşesi kendisiyle
Bir perde üstümüzde
Oyuncular seyirci halinde
Şarkılar dilimizde
Tutmuyor sözleri bir öncekiyle
Sen ağzında tüten dumanın seyrinde
Bense dilinin hecelerinde
Mağbet kapılarımın günahkar bekçisi
Bıraktığın sadece ateş!..
Sevgiliye Mektup
28 Mar 2010 Yorum bırakın
in Deneme Etiketler:alev alev, Ayrılık, Aşk, Özlem, Deneme, fatoş ceylan, Hasret, hayaller, küçücük bir gülüş, oh dear, oh my dear, Sevgili, sevişme, sigara, Sinestezi E Dergi, takvim, taş duvarlar, ten
Ey Sevgili!..
Görebiliyor musun etrafımda düşlerimi sarmalayan demir parmaklıkları? Hayallerimin uçmasını engelleyen taş duvarları…Alıyor musun keskin küf kokusunu? Soğuğu, yalnızlığı, hasretliği benim kadar içine çekebiliyor musun ey sevgili? Duyuyor musun çaresizliğimin sessiz çığlıklarını? Sıkışıp kaldığım suskunlukta sayabiliyor musun ilerleyemeyen adımlarımı?
Söyleyemediğim sözler boğazımda düğüm düğüm… Alamadığım acı bir nefes göğsümü acıtan, ellerim, titreyen ellerim bomboş kaldı havada aşkını yakalamaya çalışan. Sürgün misali geceler sabahları olmayan. Daha fazla
Gazze! Şimdi Kimin Vatanı?
02 Ara 2009 Yorum bırakın
in Başkaldırı, Şiir Etiketler:a.tolga akpınar, Alparslan Tolga AKPINAR, Anne, Ölmememiz için yardım etseler ya!, çocuk, Baba, bebek, ezan, facebook, Filistin, Filistin Şiirleri, fkö, Gaza, Gaza On Attack, gaza song, Gazze, gazze ile ilgili yazılmış yazı, Gazze Şiirleri, hamas, israel, middle east, ortadoğu, Palestine, tolga akpınar, vatan, we will not go down, Yaser Arafat, İsrail
Dışarıdan sesler geliyordu!
Daha önce hiç duymadığım sesler!
Annemin karnındaydım, en güvenilir yerdeydim.
Ama dışarıdan sesler geliyordu, hiç duymadığım.
Ben en çok ezan sesini severdim.
Her gün beş defa dinlerdim.
Sonra o ses de sustu.
Önce bir gürültü duyuldu, sonra ezan da sustu. Daha fazla
Sıradan Bir Gün !
02 Ara 2009 1 Yorum
in Aşk, Deneme, Serbest Yazı Etiketler:Ayrılık, Aşk, Ağlamak, dîde-i giryân, dramatik, facebook, feryat, gölge, göz yaşı, gözyaşı, güzel, gece, hüzün, kavuşmak, mete akpınar, metehan akpınar, Mustafa Ceceli, night, rüya, Sevgili, Sinestezi E Dergi, ten oyalanır can yanar, unutamam, unutmadım, yar, yavaş yavaş
Sıradan bir gün daha geride kaldı. Güneş batıyor yavaş yavaş.. İnsanlar evine çekiliyor. Kim bilir neler yaşadılar bugün.. Neye üzüldüler? Neye sevindiler? Ne kaybettiler? Ne kazandılar acaba..? Sıradan bir gün işte yine seni düşünüyorum. Yine aklımın bir köşesindesin, rahat durmuyorsun. En yakınken en uzak olmuştun ya hani, şimdi en uzakken en yakınsın bana..
Aklımda, kalbimde, her baktığım yerde, her baktığım kişide senden bir şeyler görüyorum. Özellikle de gözlerin hiç gitmiyor bu kör olası gözlerimin önünden. Daha fazla
Çocukluğumun Korkuları
14 Kas 2009 2 Yorum
in öykü, Deneme, Psikoloji, Serbest Yazı Etiketler:abluka, Anne, Ayfer Demirtaş, çekingen, çikolata, çocuk, Baba, bakkal, ben, cadı, canavar, cuma, dünya, elma, fırtına, gerçek, gizli, hayat, istisna, kek, koltuk, korku, korkunç, kırmızı, maske, pamuk prenses, paylaşım, saçmalık, sekiz, sıfat, telaş, Televizyon, uyku, uyumak, yaş, yumurta, şeker, İnsan
Korkunç bir Cuma günüydü. Kim korkutmuştu beni bu kadar? Daha sekiz yaşında küçücük bir çocuktum, dünyada olup bitenlerden uzaktan yakından alakam yoktu. Varsa yoksa oyun oynamaktı hayat. Büyüyünce para kazanmam gerektiğini biliyordum. Param olunca hepsiyle çikolata şeker alacaktım. Bence babam parasını doğru harcamıyordu. Parasını dünyanın en tatlı şeyine vermektense gereksiz şeylere harcıyordu bu da beni çok kızdırıyordu… Daha fazla
Ateş dondu!
20 Eki 2009 3 Yorum
in Aşk, Serbest Yazı Etiketler:alper akpınar, ateş, Aşk, bu kalp seni unutur mu, buz, donmak, ezel, gözlerin, gül, gülümsemek, kalp, kelebek, korku, sen
Midemde uçuşan kelebekler öldü, cesetleri kalbime gömüldü. Şimdi her kalp atışımda mezarları sızlıyor.
Eskiden gülümserdin, ısıtırdın içimi. Yine de korkardım sana yaklaşmaya, ateşin yakar diye. Uzaklaşamazdım da, özlerdim. Dudağının kenarı yukarı doğru azıcık kıvrılacak da ben göreceğim diye gözlerimi çıkarıp da sana vermeye hazırdım. Elimi hiç bırakmayasın diye, elimi kesip de eline tutuşturabilirdim, o zaman korkardın.
Özkan ve onun zavallı böbreği
11 Ağu 2009 Yorum bırakın
in öykü Etiketler:Ölüm, böbrek, Kuru, tişört, Şiir, İnsan, ıslak

Böbrek
Özkan ve böbreği hiçbir zaman iki arkadaş olamamışlardı. Hatta diğer bir çok böbreğin aksine Özkan’ın böbreği yalnızdı, Özkan’ın vücudunda tek bir böbrek vardı. Diğer hiçbir böbreğin adı olmadığı gibi Özkan’ın böbreğinin de bir adı yoktu, böbrek derdi herkes. Ama ille özellikle ondan bahsedilecekse “Özkan’ın böbreği” diye tanımlanabilirdi. Özkan’la böbreği, doğal olduğu üzere arkadaş değildi, üstüne Özkan böbreğinin ihtiyaçlarına kulak vermek gibi bir alışkanlığa sahip olmadığı gibi onun şikayetlerini de pek dinlemezdi. Yalnız ve üstüne ihtiyaçlarını karşılayamayan böbrek, haliyle bu durumdan hoşlanmıyordu.
Özkan bildiğimiz adamlardan değildi. Bir gün kendine Kuvva II markalı bir tişört almıştı ve bununla gurur duyuyordu. Gittiği yerlerde sık sık tişörtünden ve markasından bahsediyordu. Öyle ki; tişörtü için bir şiirimsi yazmıştı aklı sıra:
Tişörtüm kuvva
Koşuyorum iç kulvarda.
Anafor
27 Tem 2009 2 Yorum
in Aşk, Edebiyat Etiketler:alper akpınar, Aşk, Özlem, Hasret, korku, love, rüya, sen, sevmek, Sinestezi, Yalnızlık
Ne zaman baksan bana, aklımı yitiriyorum gözlerinin içinde. Gözlerindeki anaforlar beni de çekiyor, gözlerimi kaçırıp özlemine sığınıyorum, kurtarıyorum kendimi. Özleminle tutuşup yine de kül olmuyorum gözlerinin serinliği ile. Gözlerini görmesem yanardım, bırakıp gitmesen boğulurdum. Ne seninle olmayı becerebiliyorum, ne sensiz kalabiliyorum büsbütün. Oysa bilsem ki o gözler bir tek bana öyle bakacak, bir tek ben boğuşacağım o gözlerin içindeki anaforla; sesine, nefesine sığınıp hayatta kalırdım; senin olurdum. Daha fazla
Seni seviyorum!
31 Mar 2009 7 Yorum
in Aşk Etiketler:alper akpınar, Ayrılık, Aşk, Özlem, gökyüzü, güneş, love, rüya, ruh, sevgi, sevmek, Sinestezi, toprak
Koşa koşa gelsem açar mısın kucağını?
Ellerimi uzatsam tutar mısın, ısıtır mısın üşüyen ellerimi sımsıcak, pamuk gibi yumuşak ellerinle? Soğuktan kıpkırmızı olmuş burnumu öper misin, yanaklarıma dokunur musun? Bilir misin, seni seviyorum ben. Bilirsin elbet! Bilmesen gülmezdin üşüyen ruhumu ısıtmak için. Almazdın yumuşacık ellerine minicik kalbimi. Dokunmazdın acıyan yüreğime. Daha fazla
Biz ne ara mutluyduk, hatırlar mısın?
22 Mar 2009 Yorum bırakın
in Aşk, Başkaldırı, Felsefe, Psikoloji, Serbest Yazı, Sosyoloji Etiketler:alper akpınar, Anne, ateş, Aşk, Ölüm, Baba, Düşünmek, gökdelen, gökkuşağı, gökyüzü, hayat, kahve, kalp, kirlenmek, paylaşmak, sevgi, Sevgili, toprak, Yalnızlık, yaşam, yaşamak, zenginlik, İnsan
Gidip kendime kahve alacağım hayatım, sen de ister misin? Belki yüreğimizi yeniden ısıtmaya yardımcı olur!
Sevdiğimiz zaman gösterirdik sevdiğimizi, bir zamanlar. Annemize sarılır, öperdik yanaklarından. Babamız bizi sırtına alır gezdirirdi. O zamanlar henüz gökdelenler yoktu. Delememişti kimse göğü, ve hala bir şansımız vardı zıplayarak gökkuşağına erişmek için.
Bir Gün…
11 Şub 2009 4 Yorum
in Aşk, Şiir Etiketler:bir gün, düşler, dokunmak, maksat, nefes, selen urcan, sevgi, sevmek, yağmur, Şiir
Bir gün yağmurlu bir sokak bulsak,
El ele tutuşup düşlerde boğulsak,
Maksat hep birlikte olsak !
Bir gün koşarken uyansak,
Ya da aniden doluya tutulsak,
Nefesler iç içe geçmişken boşlukta kaybolsak,
Ya da tekrar o günün sabahında buluşsak,
Biraz acemice dokunsak da
Fark etmez,
Maksat hep birlikte olsak…! Daha fazla
Tabiri Caizse Rüya
02 Şub 2009 1 Yorum
in Deneme, Makale, Mizah, Psikoloji Etiketler:Altın, Avuç, Ay, Ağlamak, Dream, Dream interpretation, güneş ışınları, gece, gonca akpınar, istila, Kabus, karanlık, Köpek, köpek ulumaları, Korkmak, korku, Koşmak, Makarna, nefes, Nightmare, Orman, Puzzle, rüya, Rüya Tabirleri, Uyanmak, yeryüzü
Gün yeni doğmuştur. Yeryüzü yine güneş ışınlarının istilasıyla ışıl ışıl. Ve merhaba yeni bir sabaha. Fakat o da ne? Kan ter içinde uyandınız nefes nefese. Ağladığınız davul gibi şişmiş gözlerinizden belli. Peki ama neden ? Belki de gece gördüğünüz rüyadandır.
Evet evet kesinlikle bu bir kabustu. Sabaha kadar dur durak bilmeden oradan oraya koşuşturdunuz. Şimdi sakince gözlerinizi kapatın ve rüyayı hatırlamaya çalışın…
Ay cömert bu gece, bütün ışıklarını salıyor yer yüzüne . Her yer zifiri karanlık ve siz ormandasınız. Köpek ulumalarını duyuyorsunuz. Ve korkudan kıpırdamazken bir an avucunuzdaki altınlara bakıp anlam vermeye çalışıyorsunuz kimin olduğuna dair. Daha fazla
Kalabalıklar İçinde Yapyalnız …
27 Oca 2009 3 Yorum
in Deneme, Psikoloji, Sosyoloji Etiketler:aidiyet, alper akpınar, Üşümek, dostlar, hüzün, kalabalık, korku, modern insan, modernliğin dikenli yolları, tanış olmayan yüzler, yabancılık çekmek, Yalnızlık
Korkularımızı üçe ayırırız, yabancılık çekmek altı şekilde olur, bilmediğimiz şeyler dört ana başlıkta incelenir, ama yalnızlık birdir. Modern insanın her şeyi formüle dökme çabası işlemez yalnızlığa. Yalnızlık yalnızlıktır, ansızın gelir, hissettirmeden gider, ya da biz öyle hissederiz.
Pusu gibidir yalnızlık, siz koştuğunuzu zannederken birden takılır ayağınız, sarar sizi ağıyla. Hüzne boğar, uykuyla sarar, bitkinlikle uyutmaz. Kalabalıklar içindesinizdir, milyonların içinde.. Sokakta yürüyemezsiniz belki kalabalıktan, tanış olmayan yüzler yollarınızı keser. Okulda olursunuz, iş yerinde, otobüste, evde.. Sizin gibi olmayan insanlar da sizin gibi yapyalnızdır kalabalıklarda.
Orda bir köy vardı eskiden, bizim köyümüzdü, gelmesek de gitmesek de bizim köyümüzdü. Şimdi o köy de en az bizim kadar yalnız ve en az bizim kadar sahipsiz. Öldü köyler ve biz kalabalıklar içinde, kalabalığa karışmadan kendimiz olmaya çabalıyoruz, yapyalnız kalıyoruz, bu yalnızlığımızı ancak kendimiz görüyoruz.
Bir İnsan Dünya İçin Tek Başına Ne Yapabilir?
20 Oca 2009 1 Yorum
in Makale, Serbest Yazı Etiketler:a human what can for the world, Africa, Afrikaan, america, asia, diario de ferrol, diego velázquez, В области прав тех, которые могут в мире, Europe, globe, human, μια ανθρώπινη τι μπορεί για την παγκόσμια, key, Monica Farro, monopoly, news, niagara falls, Sinestezi, tolga akpınar, يك انسان چه مي تواند براي جهان, world, İnsan, בן אנוש מה שפחית לעולם, حقوق الإنسان وما يمكن للعال
Hep bunu düşünmüşümdür; Bir insan dünya için tek başına ne yapabilir? Bir insan tek başına dünyayı güzel, yaşanılır ve temiz bir yer yapabilir mi? Ya da bir insan tek başına dünyada barışı etkin kılıp, çocukların ölmemesini sağlayabilir mi? Bir insan Afrika` da, Asya` da ve dünyanın bir çok coğrafyasında açlığa çözüm bulup insanların karnı tok yaşamasını sağlayabilir mi?
Peki bir insan tek başına kadınlara, çocuklara ve yaşlılara uygulanan şiddete engel olup onlarında insanca yaşamasını sağlayabilir mi? Bir insan sömürgeleştirilen ve adeta birer köle haline getirilen halkları emperyalizmin para hırsından kurtarabilir mi? Bir insan, insanların özgürce ve demokrasinin tüm nimetlerini kullanarak yaşamalarını sağlayabilir mi?
Gece Yatmadan Önce Beş Dakika Ölümü Düşünmek!
17 Oca 2009 2 Yorum
in Felsefe, Makale Etiketler:5, Ölüm, Beş Dakika, Düşünmek, death, five minute, gece, hayat, nice, Sinestezi, tolga akpınar, toplum, yaşam
Ölümlü olmanın verdiği özgüvenle, ölümün ne zaman nasıl geleceğini bilmeyen canlılar olarak, kendimizi ölüme alıştırmak için yapmamız gereken aktivitedir. Ölüme hazırlıklı mıyız? Öldükten sonra bizi neler bekliyor? Acaba yaşama sebebim neydi, ben yaşamanın anlamını kavrayıp, gerçekten de düzgün yaşayabildim mi, ben öldükten sonra yakınlarım, arkadaşlarım benim boşluğumu hissederler mi, yeri kolay kolay doldurulamayacak biri olabildim mi, ben ölürsem çevremdekilerin hayatında neler değişecek gibi soruları kendisine yöneltmelidir insan… Cevap bulamazsa da yöneltmelidir. Bu aktivite insanı olgunlaştıracaktır…
Nar-ı Aşk
16 Oca 2009 Yorum bırakın
in Aşk, Şiir Etiketler:alper akpınar, ateş, Aşk, Ölüm, death, die, fire, love, lovesickness, romance, sevgi, Sinestezi, yar
Demir, pas,
İs, tuz,
Ölüm, yas,
Saz, kopuz,
Aşk!
Yara et bedenimi, kes kör bıçağınla
Kanat, kanat, tuz bas yaralarıma
Yak sonra bedenimi, gözlerime mil çek
Yüreğimi sensizlikle acıtma bir tek!
Açın Kapıyı Ben Geldim!
16 Oca 2009 Yorum bırakın
in Deneme Etiketler:Anne, Asker, Ölüm, Baba, Gurbet, Hasret, Sinestezi, tolga akpınar, Şehit
Perdeler açık, galiba evdeler, babam bu saatlerde dışarıya çıkmaz, sabah fırına gidip ekmeğini, Ali abiden de gazetesini almıştır. Annem de kesin çalıştırmıştır elektrik süpürgesini. Çok titizdir benim annem. Babamı uyutmaz bu yüzden adamcağız da erkenden uyanır… Benim geldiğimi öğrenseler ne mutlu olacaklar kim bilir. Keşke geleceğimizi haber verseydik, annem o zaman yaprak dolması ile tarhana çorbası yapardı bize. Bizim yaprakları köyden ninemle dedem yolluyor, taptaze yani. Tarhana` da hazır tarhana değil annem kendi yapıyor. Titiz olduğu kadar hamarattır da benim annem. Tek oğullarıyım ya benim üzerime çok düşerler. Hep benim dediğim yemeği yapar annem. Babam bu yüzden kıskanır beni.
Köpek Aşılama Takvimi
15 Oca 2009 1 Yorum
in Hayvan Tıbbı, Sağlık Etiketler:aziz alper altay, Aşılama Takvimi, Dog, Hayvan, Hayvan Tıbbı, Köpek, Sağlık, Sinestezi, Veteriner
Sevgili dostlarımız köpekler, bize bu dünyada sevginin sadece insanlar arasında var olmadığını gösteren canlılardır.Onlar karşılık beklemeden sahiplerine sadık olurlar. Bize onların sahipleri, bakıcıları olarak düşen görev de onları kısa hayatları boyunca içinde yaşamayı istedikleri huzurlu ortamı yaratmaktır.Köpeğimizin hayat boyu belli başlı hastalıklara karşı dirençli olması, 1.5 aylıkken başlayan bir dizi koruyucu aşılama ile mümkündür.Bu aşılamaların köpek doğduktan hemen sonra yapılmamasının bazı sebepleri vardır.
Terör Olayları ve Psikolojik Savaş
15 Oca 2009 Yorum bırakın
in Makale Etiketler:Gaza, Gazze, Palestine, psikolojik savaş, psychological war, Sinestezi, Terör, Terror, tolga akpınar
Biraz dünya gündemini takip eden insanın fikir belirtmek için strateji uzmanı olmasına gerek yoktur. Çünkü insanın yaşadığı hayat zaten belirlenen stratejilerin kesiştiği noktadır.
Büyük imparatorlukların ve yönetimde tek kişi hakimiyetli devletlerin sona ermesiyle kurulan halka dayalı cumhuriyet devletlerinin egemen olduğu bir dünyada siyaset yapma ve diplomasi tarzı da büyük değişimlere uğramıştır. Bilimin ve teknolojinin gelişmesi her alanda olduğu gibi siyaset ve diplomaside de kendini göstermiş ve bu alanlardaki uygulanabilir seçenekleri artırmıştır.
Yakında yayındayız!
13 Oca 2009 3 Yorum
in Haber Etiketler:E-Dergi, Sinestezi, Yeni
Sinestezi E-Dergi, amatör ruhla yola çıkan ve fikir üreten insanların ortaya çıkardığı bir e – dergidir. Sinestezi E- Dergi çok yakında tamamlanmış içeriğiyle yayın hayatına başlayacaktır. Soru ve görüşleriniz için sinestezidergisi@gmail.com adresine mail gönderebilirsiniz!…
SON YORUMLAR