Hani bazı güzellikler insana hayatında bir-iki kere sunulur ya? Sen de benim hayatımdan geçerken uğradığın o gün yaşantıma güneş doğmuş aslında. Kalp arsızdır, birine kaydığında zannedersin ki umarsızca açtığın kalp ömür boyu kalacak orada. Ama gözlerinin önünde uçuşup duran perdeler indiğinde eş ruhunu bulamayan kalp yeniden yollara düşer bakmadan ardına.
Aşk çocuktur, umarsızdır; aşk uçucudur, şeffaftır; aşk hırçın, bir o kadar da haindir. Daha fazla
Kalp Arsızdır
13 Nis 2010 1 Yorum
in Deneme Etiketler:acı, arsız, arzu, Aşk, çocuk, öfke, beklenmedik, ben, dans, Deneme, dudak, eş ruh, göz, gözlerin, güneş, güzellik, hain, hamle, hayat, hırçın, ipeksi, kalp, kırılgan, Melek Mızrak, perde, romantik, ruh, sarılmak, sen, sevecen, Sevgili, sımsıcak, tango, Tanrı, ten, tutku, uçucu, umarsız, Yalnızlık, yol, şeffaf, İnsan
Ait..
29 Mar 2010 1 Yorum
in Aşk, Şiir Etiketler:aitlik, Aşk, boşluk, durağanlık, gark, gıcırtı, hayat, sessizlik, teoman alçı, Yalnızlık
Boşluğun omuzlarında gergin bir ağırlığa dönüşmediği,
Sessizliğin ruhunu derin gıcırtılara gark etmediği
Sevgiliye Mektup
28 Mar 2010 Yorum bırakın
in Deneme Etiketler:alev alev, Ayrılık, Aşk, Özlem, Deneme, fatoş ceylan, Hasret, hayaller, küçücük bir gülüş, oh dear, oh my dear, Sevgili, sevişme, sigara, Sinestezi E Dergi, takvim, taş duvarlar, ten
Ey Sevgili!..
Görebiliyor musun etrafımda düşlerimi sarmalayan demir parmaklıkları? Hayallerimin uçmasını engelleyen taş duvarları…Alıyor musun keskin küf kokusunu? Soğuğu, yalnızlığı, hasretliği benim kadar içine çekebiliyor musun ey sevgili? Duyuyor musun çaresizliğimin sessiz çığlıklarını? Sıkışıp kaldığım suskunlukta sayabiliyor musun ilerleyemeyen adımlarımı?
Söyleyemediğim sözler boğazımda düğüm düğüm… Alamadığım acı bir nefes göğsümü acıtan, ellerim, titreyen ellerim bomboş kaldı havada aşkını yakalamaya çalışan. Sürgün misali geceler sabahları olmayan. Daha fazla
Bahar Gelmiş Bu Şehre
15 Mar 2010 Yorum bırakın
in Şiir Etiketler:Aşk, aşık, bahar, gece, kalp, kar, koku, kuşlar, kırık kalp, Sevgili, soğuk, Tanju Şahin, türkü, toprak, uçurtma, Umut, uyku, yar, yıldız, şehir
Bahar gelmiş bu şehre
Eteklerinde cıvıldayan kuşlar
Karlar erimiş
Soğuklar bitmiş
Bahar gelmiş bu şehre
Kırılan kalpler
Bir kez daha
Aşık olmaya
Yemin etmiş
Bahar gelmiş bu şehre
Dallarda zerdali uğultusu
Toprakta umudun kokusu Daha fazla
Nehir
08 Mar 2010 2 Yorum
in Aşk, Deneme Etiketler:Aşk, Deneme, Dr.Murat Şahin, murat şahin, nehir, river, Sevgili, Sinestezi E Dergi, zahir

Yine bir yol ayrımındayım, yeni seçimlerin ertesinde ve bir çoğunun da arifesinde. Kabına sığamamak bu olsa gerek; durağan şeylerin batışması tenime. Huzurun peşinden koşturup durmakmış hayat dedikleri. Belki de nehirler gibi oradan oraya akmanın bir sebebi. Neyse ki hiç bir nehir yokluğa akmıyor, denize dökülüyor çoğaldıkça… Tarihe bakıldığında hangi hicret tekamülle sonuçlanmamış ki? Değişebilmek için, bir şeylerden vazgeçmek gerekiyormuş demek ki! Olanı biteni içine iyice sindirip toplayıp bavulunu, yorgun ve küskün gözlerini ufka dikip, küçük bir umut kıvılcımının peşinden gidebilmek gerekiyormuş bazen.
Öylece suskun kalamadım, görmezlikten gelemedim. Duymazlıktan gelemedim yüreğime fısıldayan hayatın sesini. Ensemde hayallerimin o sıcak soluğu cezbederken beni, bir şeyler yapmalıydım kendi adıma, çocukluğumun anısına ve annemin hatırına. Affet beni, hepsi daha yıllanmış olabilmek içindi bir şarap misali. Ve daha çok pişebilmek içindi… Daha fazla
Güneş Gibi!
06 Mar 2010 3 Yorum
in Aşk, Şiir Etiketler:Aşk, bu sabah, güneş, recep akalan, sun, zaman, Şiir
Güneş öyle güzel doğdu ki bu sabah,
Öyle güzel girdi ki odamın içine süzüle süzüle,
Öyle işte,
Bilirsin işte senin gibi,
Bir anlam aramamak ve bulmamak için deli olmak gerekti,
Ve bir aydınlık hayat buldu odanın içerisinde,
Yavaş, yavaş kızıldan beyaza doğru,
Daha fazla
Sensiz Hayat!
06 Mar 2010 1 Yorum
in Aşk, Deneme Etiketler:Aşk, çay, demli, Dr.Murat Şahin, eskilerden, Müzik, murat şahin, radyo, rain, sensiz hayat, yağmur
Dışarıda yağmur, bardaktan boşalırcasına, nasıl da iştahla yağıyor mübarek. Hadi uyan artık, kalk, sen seversin yağmuru. Çay demledim hem en tavşan kanı, ekmek sıcak ve yanında da sevdiğin peynirli omlet. Otur hadi, geç karşıma, boş bir çay bardağı masanın diğer tarafında. Radyoda eskilerden bir müzik, ‘elbet bir gün buluşacağız, bu böyle yarım kalmayacak’. Kesme şekeri her seferinde ortadan kırıp atmaktan bıkmadın mı? Bense hala üç şekerli, dalga geçiyorsun benle; ‘şerbet içseydin bari’. Sabah ayaz olur buralarda unuttun mu, üstüne bir şey al, üşüteceksin. Sen hapşırdığında bile yüreğime bir ok saplanır bilirsin. Hani bazen dalarsın ya ufka bakıp, bense gözlerine. İçinde bilmediğim depremler kopuyor, ne olur beni korkutma. Bir gün gideceksen eğer, ben uyurken olsun demiştim sana, ah keşke dilim tutulsa!. Uzanmışız koltuğa, en sevdiğimiz komedi filmi televizyonda. Sen gülerken gözlerinin içi de gülüyor, hiç söylemiş miydim sana? Utanır kızarırsın, sevmezsin sana güzel şeyler söylenmesini. Gözlerimle anlatırdım bu yüzden sana hissettiklerimi. Sahi o zaman, anlar mıydın beni? Nasıl da ağzıma tıkardın, sana romantik bir şeyler söylemeye çalışsam. Bak işte sana inat söylüyorum şimdi rahat rahat; bir ömür seninle yaşlanacak kadar çoook seviyorum seni! Daha fazla
Onsuz Yalnız!
01 Mar 2010 Yorum bırakın
in Aşk, Deneme Etiketler:Ayrılık, Aşk, hayat, onsuz, selen urcan, Sevgili, yalnız, İnsan
Biz, tek kişilik hayatımızdaki tek insanlarız. Bir arkadaş, bir sırdaş, bir kardeş, bir anne yada bir sevgili ne fark eder. Paylaşılmazki yalnızlık! Kalabalıkta bir yalnız! Yalnızlar içinde bir yalnız!
Kafamı kuma gömmek istiyorum, çaresizce beklemek. Çekmecede ki en keskin bıçak olmaktan yoruldum. Kenarda öylesine bir meyve bıçağı olmanın dinginliğiyle yaşamak nasıl olurdu acaba?Yataktan hiç kalkmadan yastıkların arasında kaybolmakta var şimdi. İçimi acıtıyor yokluğun, derin derin sızlıyor ruhum. Acaba diyorum bu mu cehennem? Nasıl bir sınav bu böyle. Şıklar yanlış soru çözümsüz, boş bırakmaksa imkansız. İşte bu yüzden yalnızım artık. Bu paylaşılmayan konuştukça azalamayan bir acı. Alev alev bir yangın. Anlayacağın kül bile olamadım daha, yeniden doğabilmek için küllerimden!!! Daha fazla
Sen!
27 Şub 2010 Yorum bırakın
in Edebiyat Etiketler:Aşk, selen urcan, sen, Sevgili
Bir günahsın silueti ruhuma zehirli bir ok gibi saplanan
Bir kahkahasın günü dolduran
Bir ateşsin anı tutuşturan
Bir çapkınsın daldan dala
Bazen bir arsız
Divane bir aşık,yaramaz bir çocuk
Ya da tam o roldeki ‘ıssız’
Yaşam rengisin az bulunandan Daha fazla
Pervane İle Mum
26 Şub 2010 1 Yorum
in Aşk, Edebiyat, Şiir Etiketler:a.tolga akpınar, Alparslan Tolga AKPINAR, ateş, Aşk, can-u ten, haşrolmak, kelebek, kelebek ile mum, Mesnevi, Mevlâna, mum, pervane ile mum, sufi, sufism, tolga akpınar, yanmak, Şems, şem-u pervane, şem-u vû pervane
Ben bir pervaneyim mum’ u arıyorum.
Mum’ un nûr’una kanat çırpıyorum.
Maksadım aydınlanmak değil nûrdan …
Yanmak için can atıyorum.
Can bir değil mi, canımı cana katmak istiyorum.
Kanat çırpmak zor değil…
Zor olan kanadı çırpıp da nûr’a varamamak.
Zor olan mum’a varıp da nûrda yanamamak.
Bir olan can’ a haşr olamamak.
İman ile gayret varsa bir işte,
Sonu mum’ a kavuşmaktır işte
Kavuşmakla bitmez ki sadece işte …
Mesele yanmaktır mum’ un fitilindeki ateşte …
Mum da yanan ateş tanıdıktır.
Ayrılmış candaki bir kıvılcımdır.
Kıvılcımın kaynağı mum daki kaynaktır.
Haşrolmak ise kaynakta yanmaktır… Daha fazla
Yitik Bir Aşk’ a Mektuplar!
26 Oca 2010 1 Yorum
in Aşk, Edebiyat, Mektup Etiketler:Aşk, Edebiyat, hüzün, Mektup, mert dayıoğlu, nazım hikmet, Sinestezi E Dergi, sinestezi.net, sinestezi.wordpress.com, Yitik Bir Aşk' a Mektuplar!
Yitirdik..
Bazı şeyler uçup gitti ahşap penceremden..Rüzgar alıp götürdü hatıralarımı.. Pencereyi kapatmaya çalıştıkça sanki senin elin engel oldu kapamama. Yere yığıldım, hareket edemedim. Aslında çok istemiştim biliyor musun, bulutların üzerine doğru giden hep senle olma hayalimi yakalamayı.. Bir kısmı gitmemiş ama sanki..
Yaşarken biteceğini bilmemek ne acı değil mi? Belki de hayatımızı yaşanılır kılan bu.. ölümü beklemek gibi.. ölümü beklemek saçmalıktır! Belki de bir süre saçmaladık senle… Daha fazla
Merhaba Katil!
19 Oca 2010 1 Yorum
in Aşk, Şiir Etiketler:a.tolga akpınar, Alparslan Tolga AKPINAR, Ayrılık, ayrılık şiiri, Aşk, firari, ihanet, katil, merhaba katil, sevda, Sinestezi E Dergi, sokak, tolga akpınar, yağmur, Şiir, şarkı
Merhaba en azılı günlerimin firari katili,
Sen yokken şiirler, şarkılar yazdım sana dair, senle ilgili
Şehir sokaklarında dolaştım, kaldırımlarda aradım seni.
Sen ise üzerime yağdın, sevdalı yağmurlar çiseledi seni.
Sen sevdalı yağmurların çiselediği ıslaklıktın…
Gözlerin miydi gökyüzü, yoksa gökyüzü gözlerin miydi.
Bakamadım, gözyaşların gözüme akıyordu… bakamadım…
Şimdi nerdesin nerelerdesin, hangi masum günlerin izindesin?
Katlettiğin günlerimin cezasını hangi zindanlarda çekmektesin ?
Yoksa masum günler katletmeye devam mı etmektesin? Daha fazla
ŞEB-İ ARÛS
17 Ara 2009 2 Yorum
in Aşk, Biyografi, Felsefe, Haber, Kültür, Serbest Yazı, Tarih, Şiir Etiketler:17 aralık 2009, 736. Şeb-i Arûs Törenleri, afganistan, Alparslan Tolga AKPINAR, Aşk, belh, Bozkırın Tezenesi, Elif Şafak, garip, konya, Kırşehir, Masnawi, Mesnevi, Mevlâna, Mevlânâ Celaleddin-i Belhi Rumi, Mevlânâ Celaleddin-i Rumi, Muhammed Celaleddin-i Rumi, Neşet Ertaş, Shams, tolga akpınar, مولانا جلال الدین محمد رومی, Şems, Şems-i Tebrizi
Bugün Şeb-i Arûs, bugün ruhunu dünyada Yaradana adayanların düğün günü… Mevlâna Celaleddin-i Rûmî, bundan tam 736 yıl önce Konya’ da gözlerini dünya hayatına yumup, ebedi hayata açmıştır. Mevlânâ Celaleddin-i Belhi Rumi ölüm gününü düğün günü olarak betimlemiş ve şu sözleri bir gazelinde söylemiştir;
“Öldüğüm gün tabutum götürülürken, bende bu dünya derdi var sanma…
Benim için ağlama, yazık, vah vah deme; Şeytanın tuzağına düşersen, o zaman eyvah demenin sırasıdır,
Cenâzemi gördüğün zaman firâk, ayrılık deme,
Benim kavuşmam, buluşmam işte o zamandır,
Beni toprağa verdikleri zaman, elvedâ elvedâ demeye kalkışma,
Mezar, cennet topluluğunun perdesidir. Daha fazla
Sıradan Bir Gün !
02 Ara 2009 1 Yorum
in Aşk, Deneme, Serbest Yazı Etiketler:Ayrılık, Aşk, Ağlamak, dîde-i giryân, dramatik, facebook, feryat, gölge, göz yaşı, gözyaşı, güzel, gece, hüzün, kavuşmak, mete akpınar, metehan akpınar, Mustafa Ceceli, night, rüya, Sevgili, Sinestezi E Dergi, ten oyalanır can yanar, unutamam, unutmadım, yar, yavaş yavaş
Sıradan bir gün daha geride kaldı. Güneş batıyor yavaş yavaş.. İnsanlar evine çekiliyor. Kim bilir neler yaşadılar bugün.. Neye üzüldüler? Neye sevindiler? Ne kaybettiler? Ne kazandılar acaba..? Sıradan bir gün işte yine seni düşünüyorum. Yine aklımın bir köşesindesin, rahat durmuyorsun. En yakınken en uzak olmuştun ya hani, şimdi en uzakken en yakınsın bana..
Aklımda, kalbimde, her baktığım yerde, her baktığım kişide senden bir şeyler görüyorum. Özellikle de gözlerin hiç gitmiyor bu kör olası gözlerimin önünden. Daha fazla
Gidersen
25 Kas 2009 2 Yorum
in Aşk, Mektup Etiketler:alper akpınar, ateş, Ayrılık, Aşk, Ağlamak, Ölüm, çöl, facebook, Gidersen, Gitmek, hayat, hüzün, kalp, kan, karanlık, ruh, Sinestezi E Dergi, su, taş, vaha, Yalnızlık
Gidersen üzülürüm, ağlarım biraz, üşürüm. Soğurum hayattan, yalnız kalırım, ölürüm belki. Uykum gelir, hissiz kalırım, sensiz kalırım, ruhum gider. Acı çekerim, ağlarım, gözlerim gider. Göremem, işitemem, dokunamam, aç kalırım, susuz kalırım, aysız güneşsiz kalırım. Gitme!
Gidersen yarım kalırım, seni özlerim, tutunamam, düşerim. Gidersen her parçam ayrı düşer, bedensiz kalırım, nefessiz kalırım. Ağlarım, bir çölde vaha olur, o vahada okaliptüs ağaçları büyür, ağlarım, yaşsız kalırım. Ağlarım, tüm çöllerde vaha olur, gözyaşlarım kurur, gözsüz kalırım. Gidersen sensiz kalırım. Gitme! Daha fazla
Git !
23 Kas 2009 Yorum bırakın
in Aşk, Edebiyat, Şiir Etiketler:ahcar, al da git, Alparslan Tolga AKPINAR, avaze, Ayrılık, Aşk, Âfitab, Âvâz-ı ra`d u sâika, buse, dîde-i giryân, dehr, Edebiyat, eşkâl, güftar, hande, hüzn, memâlik-i huzur, nazım, nesir, rüzgar, Sevgili, tolga akpınar, yar, zerre-i miskal, zulmet, Şiir, şair
Şimdi sen gidiyorsun, git.
İzin silinsin bıraktığın yerdeki.
Kokunu rüzgar götürsün gittiğin yere.
Geçmişini, geleceğini al da git !
Utanmaz gülücüklerin de gitsin seninle,
Kalmasın hafızamda zerre-i miskalin.
Handelerini rûzgâr götürsün gittiğin yere.
Zerre-i miskalini hafızamdan al da git.
Rüyalarımda bile görmeyeyim seni,
Silinsin eşkâlin belleğimden.
Zulmetler götürsün eşkâlini gittiğin yere.
Eşkâlini belleğimden al da git! Daha fazla
Gitmekle kalmak arasında
14 Kas 2009 4 Yorum
in Aşk, öykü Etiketler:alper akpınar, Araf, Ayrılık, Aşk, Ölüm, Edebiyat, Gitmek, gramofon, kalmak, kalp, kılıçtan keskin, masa, plak, rüya, Yalnızlık
Gitmekle kalmak arasında, bir yukarı bir aşağı, bir sağdayım, bir solda.. Elimde eski bir gramofondan kalma küçücük bir parça, onunla ne yapacağımı bilmiyorum, sallayıp duruyorum. Sanıyorum bir gramofon iğnesi bu, plağın yüreğine vurup onu inleten şey bu olsa gerek. Yüreğime vurup beni inleten şeyin varlığını sorguluyorum, bir yukarı bir aşağı, bir soldayım bir sağda..
Hoşçakal Yüreğim !
08 Kas 2009 1 Yorum
in Deneme Etiketler:Ayrılık, Aşk, derya koşar, fesleğen, hoşçakal, kütüphane, sen, sis, zaman
Gittin; şehri, insanları, köpüren dalgaları aldın gittin. Güvercinin ağzındaki ekmeği alıp da gittin…
Sen bir adım uzaklaştın, fesleğenler kurudu, ışıklar söndü göz göz evlerde. Tanıdığım kapıların içi yoksullaştı, iki fincan kırıldı. Demlenen gece sohbetlerim ham kaldı. Sislerin içerisinde öksüz kirli çocuğu bıraktın…
Bir memleketin tek kütüphanesiydik biz,yarım bırakılan üzeri karalanan bir yazı bırakıp da gittin. Büyüdüğümü düşündün belki, söyle o zaman! Niye muhtacım hala sana?
Yok artık öznesi sen olan zamanlar, bir daha da olmayacaklar.
Dün! Dün odama geldin, takatsiz bedenimle doğruldum, ellerine sarıldım. Sen sefilliğime kızıyordun, ben sana ağlıyordum. Aynayı çevirdin bana, aylardan sonra bakmadığım kendime. Çok utandım. Suretimden değil, beni böyle görmenden. Hırçınlaştım birden, bağırdım, dağıttım, beni böyle bıraktığın, büyüdüğümü sandığın için. Daha fazla
Hüzünperest Akşamlar
07 Kas 2009 2 Yorum
in Aşk, Edebiyat, Şiir Etiketler:acı, akşam, akıl, Ayfer Demirtaş, Ayrılık, Aşk, bekar, buhar, düş kırklığı, dost, Duman, duş, ev, fotoğraf, Hasret, Hayal, hayal kırıklığı, hüzün, hüzünperest, kadim, kapı, kasvet, kasvetli, kasım, mazi, müdavim, oda, sigara, sinsi, sinsice, soğuk, su, tutku, unutmak, yalnız, yaşam, yoldaş
Kasımla birlikte çalar kapıları
Hüzünperest akşamlar
Bekar evlerinin müdavimi
Yalnızların en kadim dostu
Hüzünperest akşamlar
Bazen bir sigaranın dumanında
Bazen de kaynayan suyun buharında
Sinsice dağılırlar kasvetli soğuk odalara Daha fazla
Sonra !
21 Eki 2009 Yorum bırakın
in öykü Etiketler:a.tolga akpınar, after, an, ANASAYFA, Ayrılık, Aşk, öykü, belki, Edebiyat, expectation, 미국쇠고기, fulldizi, güzel, gelecek, genel, Hadise, hikaye, hopes, 터키, kadın, kadın gibi, later, OSE, otp банк, sevgi, sonra, tolga akpınar, Umut, yazar, 投資 股市, العاب باربي, اضحك, صور بنات فن
Sabahın erken saatlerinde kalkmıştı adam,önce yüzünü yıkadı sonra rahat olsun diye ranzadan bozup yere yaptığı yatağını düzeltti. Ne giyeceğim diye düşündü önce, sonra ceylan motifli beyaz perdesini açıp dışarı baktı,hava nasıl diye… Hava kapalı gözüküyordu,acaba soğuk muydu? Bunu anlamak için pencereyi açtı, önce kafasını çıkardı, sonra ellerini tuttu havaya, serindi biraz hava… Ama aldanmamak gerekirdi yine, çünkü adamın oturduğu evin etrafı binalarla çevriliydi ve yüksekdeydi. Daha fazla
Ateş dondu!
20 Eki 2009 3 Yorum
in Aşk, Serbest Yazı Etiketler:alper akpınar, ateş, Aşk, bu kalp seni unutur mu, buz, donmak, ezel, gözlerin, gül, gülümsemek, kalp, kelebek, korku, sen
Midemde uçuşan kelebekler öldü, cesetleri kalbime gömüldü. Şimdi her kalp atışımda mezarları sızlıyor.
Eskiden gülümserdin, ısıtırdın içimi. Yine de korkardım sana yaklaşmaya, ateşin yakar diye. Uzaklaşamazdım da, özlerdim. Dudağının kenarı yukarı doğru azıcık kıvrılacak da ben göreceğim diye gözlerimi çıkarıp da sana vermeye hazırdım. Elimi hiç bırakmayasın diye, elimi kesip de eline tutuşturabilirdim, o zaman korkardın.
Sonra Çıkageldi Hayat !
19 Eki 2009 1 Yorum
in Başkaldırı, Edebiyat, Şiir Etiketler:a.tolga akpınar, Aşk, deniz, duş, güneş, gece, hayat, hüzün, karanlık, keder, mutsuzluk, sonra çıkageldi hayat, tolga akpınar, Umut, umutsuzluk, Yalnızlık, yaşam
Bulutlar lacivertin en koyusuydu !
Ben ise renksizdim …
Deniz köpürüyordu …
Ben ise durgundum!
Dinlenen en hit parça uğultuydu !
Ben ise sağırdım !
Tenimi ıslatıyordu gökyüzünün gözyaşları,
Ben ise kuruydum ! Daha fazla
Nar-ı Aşk II
28 Eyl 2009 3 Yorum
in Aşk, Şiir Etiketler:alev, alper akpınar, ateş, Aşk, gül, kan, leyla, mecnun, sevmek, tren, Yalnızlık, züleyha, Şiir
Yoksulluğuma eklendi yokluğun!
Bir trenin katarları gibi ardarda geliyor yalnızlık,
Ne bir garda durduğu var, ne bir yolcu aldığı,
Ne -olur ya- sensizliğe bir çare bulduğu.
Bir gül gibi güzelsin, gül gibi çekingen, gül gibi alev alev.
-Olur gibi değil ya- sen de sev! Daha fazla
Mektup
11 Eyl 2009 1 Yorum
in Aşk, Mektup Etiketler:alper akpınar, ateş, aydınlık, Aşk, Özlem, dünya, gökyüzü, güneş, gece, kalp, kar, yaşam
Aziz güneşim;
Sen geceme doğduğundan beri aydınlandı dünyam, her şeyi daha güzel görüyorum, ama sana bakamıyorum. Gözlerim yanıyor sana bakınca, bir ayrı parlıyorsun, her yere ışık verirken gözlerime meydan okuyorsun. Dünyamı yeşerten sensin, ruhumu ısıtan sen. Kalbimdeki buzları da sen erittin, aziz güneşim. İyi ki geldin. Daha fazla
Aşk Dokunur Kalplere
25 Ağu 2009 2 Yorum
in Aşk, Deneme, Edebiyat, Psikoloji Etiketler:Aşk, fatih canavaroğlu, hayat, sevgi, zaman
Aşkın vuslat çizgisini geçmiş veya sevdayı iki farklı bedenden tek bir ruha yükseltmiş istisna ve bir o kadar da müstesna kalpler de dâhil aşkın öyle boyutları vardır ki, dokunur. Bazen sersemletir, bazen serinletir. Bazen çağlar, bazen dağlar. Bazen durulaştırır, bazen durultur. Ah aşk… Dokunur. Hem de her kalbe farklı, her sevdaya farklı dokunur. Her zamanda farklı, her mekânda farklı.
Sevgiliye Şiir – Saim Urungu MARAŞ Anısına!
01 Ağu 2009 4 Yorum
in Aşk, Şiir Etiketler:anısına, Aşk, saim urungu maraş, Sevgili, veda, Şiir
Her gün aklın kadar yol yürüsen de
Akıllar yürümez seni görünce
Ulu bir çınarın kökleri sende
Dalları kurumaz seni görünce
Bu sevda çok büyük, bu sevda ağır,
Öyle ki; yüküne dayanmaz bağır.
Konuşan lal olur, işiten sağır,
Görenler göremez seni görünce.
Ne kadar büyükmüş aşkın bedeli,
Mecnun derde düşmüş burdan gideli
Şirin’in yoluna yaş döken deli
Dağları yaramaz seni görünce. Daha fazla
Aşk..
28 Tem 2009 1 Yorum
in Aşk, Edebiyat, Serbest Yazı Etiketler:Ay, Aşk, ömür, beklemek, dünya, efsun, fatih canavaroğlu, gülümseme, günah, güneş, hissetmek, konuşmak, labirent, lehçe, mavi, mukaddes, mutluluk, nefes, sükut, seni seviyorum, sevgi, sonsuz, susmak, teselli, teşekkür, vehim, vicdan, vuslat, yasak, zemzem, Şehit, şükür, şükretmek
Her “seni seviyorum” cümlesinin içinde gizliden gizliye, el pençe divan boyun eğmiş “sen de beni seviyor musun?” sorusunu saklamak ve böylesi daha nice cevabını bildiğin sorular sorup, ardından cevapsız kalmaktır aşk…
Haklısın, seni tanımadan önce böyle bir hayatın olduğunu bile bilmiyordum. Söylenenler doğruymuş: Güneş doğarmış, dünya dönermiş, ay tutulurmuş. Hatta seninle, bir başka doğarmış, bir başka dönermiş, bir başka tutulurmuş. Sana çok teşekkür ederim sevdiğim. Ben mutluluğu senden öğrendim; mutluluğa ulaşma yolunda harcanan çabanın mutluluğudur aşk… Daha fazla
SON YORUMLAR