Sevgiliye Mektup

Ey Sevgili!..

Görebiliyor musun etrafımda düşlerimi sarmalayan demir parmaklıkları? Hayallerimin uçmasını engelleyen taş duvarları…Alıyor musun keskin küf kokusunu? Soğuğu, yalnızlığı, hasretliği benim kadar içine çekebiliyor musun ey sevgili? Duyuyor musun çaresizliğimin sessiz çığlıklarını? Sıkışıp kaldığım suskunlukta sayabiliyor musun ilerleyemeyen adımlarımı?
Söyleyemediğim sözler boğazımda düğüm düğüm…  Alamadığım acı bir nefes göğsümü  acıtan, ellerim,  titreyen ellerim bomboş  kaldı havada aşkını yakalamaya çalışan. Sürgün misali geceler sabahları  olmayan. Daha fazla

Onsuz Yalnız!

Biz, tek kişilik hayatımızdaki tek insanlarız. Bir arkadaş, bir sırdaş, bir kardeş, bir anne yada bir sevgili ne fark eder. Paylaşılmazki yalnızlık! Kalabalıkta bir yalnız! Yalnızlar içinde bir yalnız!

Kafamı kuma gömmek istiyorum, çaresizce beklemek. Çekmecede ki en keskin bıçak olmaktan yoruldum. Kenarda öylesine bir meyve bıçağı olmanın dinginliğiyle yaşamak nasıl olurdu acaba?Yataktan hiç kalkmadan yastıkların arasında kaybolmakta var şimdi. İçimi acıtıyor yokluğun, derin derin sızlıyor ruhum. Acaba diyorum bu mu cehennem? Nasıl bir sınav bu böyle. Şıklar yanlış soru çözümsüz, boş bırakmaksa imkansız. İşte bu yüzden yalnızım artık. Bu paylaşılmayan konuştukça azalamayan bir acı. Alev alev bir yangın. Anlayacağın kül bile olamadım daha, yeniden doğabilmek için küllerimden!!! Daha fazla

Merhaba Katil!

Merhaba en azılı günlerimin firari katili,
Sen yokken şiirler, şarkılar yazdım sana dair, senle ilgili
Şehir sokaklarında dolaştım, kaldırımlarda aradım seni.
Sen ise üzerime yağdın, sevdalı yağmurlar çiseledi seni.
Sen sevdalı yağmurların çiselediği ıslaklıktın…

Gözlerin miydi gökyüzü, yoksa gökyüzü gözlerin miydi.
Bakamadım, gözyaşların gözüme akıyordu… bakamadım…

Şimdi nerdesin nerelerdesin, hangi masum günlerin izindesin?
Katlettiğin günlerimin cezasını hangi zindanlarda çekmektesin ?
Yoksa masum günler katletmeye devam mı etmektesin? Daha fazla

Hüzünlü Sesler

Hüzünlüyüm yine, hüzünlü şarkılar dinliyorum…
İçinde gözyaşı olan şarkılar, içinde keder, içinde ayrılık olan…

Ve ayrıca öfke, pişmanlık, intikam falan filan…
Hüzünlüyüm, hüzünlü şarkılar dinliyorum faydası olmayan.
Dinliyorum, sadece dinliyorum gerisi yalan… Daha fazla

Lokomotif

Günün birinde bu dünyaya gelmiş bir çocuk vardı. Bir yıldaki 365 günden birinde doğmuştu. Hangi gün doğduğu, şu an pek önemli değil. Yaşaması, hayata bir yerden tutunması gerekiyordu. Çünkü hayat, yakıtı bir süre sonra biten bir lokomotifti ve insanlar bu trene bir şekilde bağlıydılar. Kimisi ip ile, kimisi halat ile kimileri de ancak toplu iğne deliğinden geçebilen incecik dikiş ipliği ile bağlıydılar. Ve tren sürüklüyordu. Sıkı tutunup trende iyi bir yer bulabilen rahat yaşıyordu, koltuklarına oturabilen ise deyim yerindeyse ‘kral gibi’ idi. Trenden hiç beklenmedik zamanda erkenden düşenler oluyordu. Daha fazla

Sıradan Bir Gün !

Sıradan bir gün daha geride kaldı. Güneş batıyor yavaş yavaş.. İnsanlar evine çekiliyor. Kim bilir neler yaşadılar bugün.. Neye üzüldüler? Neye sevindiler? Ne kaybettiler? Ne kazandılar acaba..? Sıradan bir gün işte yine seni düşünüyorum. Yine aklımın bir köşesindesin, rahat durmuyorsun. En yakınken en uzak olmuştun ya hani, şimdi en uzakken en yakınsın bana..

Aklımda, kalbimde, her baktığım yerde, her baktığım kişide senden bir şeyler görüyorum. Özellikle de gözlerin hiç gitmiyor bu kör olası gözlerimin önünden. Daha fazla

Gidersen

Gidersen üzülürüm, ağlarım biraz, üşürüm. Soğurum hayattan, yalnız kalırım, ölürüm belki. Uykum gelir, hissiz kalırım, sensiz kalırım, ruhum gider. Acı çekerim, ağlarım, gözlerim gider. Göremem, işitemem, dokunamam, aç kalırım, susuz kalırım, aysız güneşsiz kalırım. Gitme!

Gidersen yarım kalırım, seni özlerim, tutunamam, düşerim. Gidersen her parçam ayrı düşer, bedensiz kalırım, nefessiz kalırım. Ağlarım, bir çölde vaha olur, o vahada okaliptüs ağaçları büyür, ağlarım, yaşsız kalırım. Ağlarım, tüm çöllerde vaha olur, gözyaşlarım kurur, gözsüz kalırım. Gidersen sensiz kalırım. Gitme! Daha fazla

Git !

Şimdi sen gidiyorsun, git.
İzin silinsin bıraktığın yerdeki.
Kokunu rüzgar götürsün gittiğin yere.
Geçmişini, geleceğini al da git !

Utanmaz gülücüklerin de gitsin seninle,

Kalmasın hafızamda zerre-i miskalin.

Handelerini rûzgâr götürsün gittiğin yere.
Zerre-i miskalini hafızamdan al da git.

Rüyalarımda bile görmeyeyim seni,
Silinsin eşkâlin belleğimden.
Zulmetler götürsün eşkâlini gittiğin yere.
Eşkâlini belleğimden al da git! Daha fazla

Gitmekle kalmak arasında

wm

Gitmekle kalmak arasında, bir yukarı bir aşağı, bir sağdayım, bir solda.. Elimde eski bir gramofondan kalma küçücük bir parça, onunla ne yapacağımı bilmiyorum, sallayıp duruyorum. Sanıyorum bir gramofon iğnesi bu, plağın yüreğine vurup onu inleten şey bu olsa gerek. Yüreğime vurup beni inleten şeyin varlığını sorguluyorum, bir yukarı bir aşağı, bir soldayım bir sağda..

Daha fazla

Hoşçakal Yüreğim !

3624940lgva9.jpg4Gittin; şehri, insanları, köpüren dalgaları aldın gittin. Güvercinin ağzındaki ekmeği alıp da gittin…

Sen bir adım uzaklaştın, fesleğenler kurudu, ışıklar söndü göz göz evlerde. Tanıdığım kapıların içi yoksullaştı, iki fincan kırıldı. Demlenen gece sohbetlerim ham kaldı. Sislerin içerisinde öksüz kirli çocuğu bıraktın…

Bir memleketin tek kütüphanesiydik biz,yarım bırakılan üzeri karalanan bir yazı bırakıp da gittin. Büyüdüğümü düşündün belki, söyle o zaman! Niye muhtacım hala sana?

Yok artık öznesi sen olan zamanlar, bir daha da olmayacaklar.

Dün! Dün odama geldin, takatsiz bedenimle doğruldum, ellerine sarıldım. Sen sefilliğime kızıyordun, ben sana ağlıyordum. Aynayı çevirdin bana, aylardan sonra bakmadığım kendime. Çok utandım. Suretimden değil, beni böyle görmenden. Hırçınlaştım birden, bağırdım, dağıttım, beni böyle bıraktığın, büyüdüğümü sandığın için. Daha fazla

Hüzünperest Akşamlar

hüzünperest_akşamlarKasımla birlikte çalar kapıları
Hüzünperest akşamlar
Bekar evlerinin müdavimi
Yalnızların en kadim dostu
Hüzünperest akşamlar
Bazen bir sigaranın dumanında
Bazen de kaynayan suyun buharında
Sinsice dağılırlar kasvetli soğuk odalara Daha fazla

Sonra !

Expectation Sabahın erken saatlerinde kalkmıştı adam,önce yüzünü yıkadı sonra rahat olsun diye ranzadan bozup yere yaptığı yatağını düzeltti. Ne giyeceğim diye düşündü önce, sonra ceylan motifli beyaz perdesini açıp dışarı baktı,hava nasıl diye… Hava kapalı gözüküyordu,acaba soğuk muydu? Bunu anlamak için pencereyi açtı, önce kafasını çıkardı, sonra ellerini tuttu havaya, serindi biraz hava…  Ama aldanmamak gerekirdi yine, çünkü adamın oturduğu evin etrafı binalarla çevriliydi ve yüksekdeydi. Daha fazla

Kaybetmek

Bir insan ne kadar uzun süre koşabilir ki bir şeyin peşinden? Ne kadar zorluğa, güçlüğe dayanabilir? Kaybettiği nerdeyse belli olduğu an bile koşabilir mi hayallerinin peşinden? “Şimdiye kadar nerdeydin” deseler ne cevap vereceğini bilmeden yine de savaşır mı hayatla? Uğruna hayatını değiştirdiği amacı için hiçbir şey yapmadığı halde onu kaybettiğine üzülmeli midir? Bir insan ne zaman anlar kaybettiğini? Aslında ne zaman kaybetmiştir? Pişmanlık ne getirir?

Daha fazla

Ben Ömrümde…

ayrilikBen ömrümde bir tek mutluluk bulabildim, sadece bir tek…!

Ne bir hafta, ne bir ay ne de bir yıl,

Ne bir mevsim, ne bir zaman,ne bir başka an…!

Bir tek güneş, güneş gibi doğdu karanlıklarımın üstüne.

Bir tek o gün ışık, ışık gibi parladı ruhumun derinliğine. Daha fazla

Seni seviyorum!

Koşa koşa gelsem açar mısın kucağını?

Ellerimi uzatsam tutar mısın, ısıtır mısın üşüyen ellerimi sımsıcak, pamuk gibi yumuşak ellerinle? Soğuktan kıpkırmızı olmuş burnumu öper misin, yanaklarıma dokunur musun? Bilir misin, seni seviyorum ben. Bilirsin elbet! Bilmesen gülmezdin üşüyen ruhumu ısıtmak için. Almazdın yumuşacık ellerine minicik kalbimi. Dokunmazdın acıyan yüreğime. Daha fazla

Yalnızlığın Adı ile : OKU..

ayak-izleriKutsallığı yırtık hayatımın ilk ayeti idi, ruhuma bir sancı gibi inen varlığın..

Kayıp Tanrım’ın adı ile ‘sen’i okumaya başladım.. İşlediğim en siyah suçtu gözlerin..

Kirpiklerinde soluklanmak adına verdiğim molalar, Günah niyetine işlenmişti amel defterime..

Yani anlayacağın terazinin cehennem kefesi ağır geliyordu işte..

Zaman senden yanaydı durduğum Araf’ta, akıyordu teklemeden, Bana ise akrebin yelkovanla amansız savaşını izlemek kalıyordu..

Yani diyeceğim şu ki; Mevsimlerin ‘sen’le bezenme ihtimali ahretlik bir soru oluyordu..

Kirli dualarımın ilk anlamı idi
Yüreğime bir taş gibi oturan ayrılığın..
Pas tutmuş surelerimin adı ile ‘sen’i özlemeye başladım.. Daha fazla

Sevdim

gel2

Ben sadece seni sevdim!
Ağlarken yüzümü boynuna yaslayıp seni koklamayı sevdim.
Mavi gözlerinde bütün mavileri görebilmeyi sevdim.

Sana sarılırken duyduğum kalbin atışını sevdim.
Elimi tuttuğunda birine güvenebilmeyi görüp sevdim.
Seni değil seninle yaşamayı sevdim.
Bana bakıp ağlayabilmeni sevdim.
Bazen beni kıskanmanı, bazen kızmanı sevdim,
Her ikisinde de sesini duyabilmeyi sevdim. Daha fazla

Kalbimin Gözleri

kalpvegoz

Gittiğinde hafızamı yitirmiştim,

Bir tek sendin aklımda kalan, gözlerin…
Evet! Gözlerin…
O baktığımda kaybolduğum,
Sanki bir bulutun üstünde hissettiğim kendimi,
Sanki kalbinde bir yolculuğa çıktığım,
O gözlerin…
Ama şimdi sadece fotoğrafın var ellerimde.
Rüyadan uyanırken yanıma aldığım o fotoğraf.
Her baktığımda sensin aklımda, gülüşün, öpüşün…
Hiç çıkmıyor.
Ve şimdi…
Ve şimdi gitmekte olan vapurun,
Arkasından bakakalan bir yolcu gibiyim. Daha fazla

Sadece senin için..

gitme

Gamzelerinin içinde sonsuza dek yaşayabilirdim biliyor musun!..

Nerden bileceksin. Yine de boşver. Senin bir anlık hayalin bile yeterince mutluluk veriyor bana.. Gamzelerin senin olsun. Varsın aydınlatmasın gözlerin gecemi, varsın gülümsemen ısıtmasın ruhumu. Hayalin bana yeter. Sesin, gülüşün, bakışın yeter. Dokunmasan da olur. Varsın ellerim değmesin ellerine, bazen yüzüme bile bakmasan da olur. Bazen gülümsüyorsun ya, bazen azıcık bir ses çıkıyor gülerken, mutlu olmama yeter.

Biliyor musun, seni görmediğim günümü hiç yaşamamayı tercih ederim..ve seni neşeli değilken gördüğüm günleri silebilmeyi ikimizin de geçmişinden. Seni gülerken gördüğüm her günümse bayram. Nerden bileceksin. Bilmesen de olur gerçi. Öyle bir an bile görsem seni, bana yetiyor. Bazen amaçsızca bakıyorsun ya, öylesine, beraber bakabilelim istiyorum dünyaya, birlikte. Olmuyor. Varsın olmasın, yakınız ya hala.. Daha fazla

Ah Ayrılık!…

gznferozcn(d. 27 Ocak 1931, ö. 17 Şubat 2009)

Onu tiyatroseverler lise yıllarında oynadığı “Hisse-i Şayia” adlı oyundaki Bican Efendi rolüyle tanıdı. Ardından İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın Çocuk Bölümü’ ne katıldı. 1955 yılında Komedi Tiyatrosu’nda oynadığı Mahallenin Romanı oyunu tiyatro yaşamında önemli bir olay oldu, Reşit Gürzap’ ın rahatsızlanması nedeniyle onun yerine bu oyunda yer alması ve gösterdiği performans kadroya girmesine neden oldu. 1962 yılı ise hayatının en önemli yıllarından oldu. Bu yıla kadar hem çocuk hem de yetişkin tiyatrosunda rol aldı, oyunlar oynadı. 1962 yılında ise yine tiyatrocu olan Gönül Ülkü ile hayatını birleştirdi ve aynı yıl içerisinde Gönül Ülkü – Gazanfer Özcan Tiyatrosunu kurdu. 1950 ve 1960 yıllarında çok sayıda sinema filminde rol aldıktan sonra sinemaya uzun bir ara verip tiyatroya devam etti. 2000 yılında oynadığı “Komser Şekspir” filmiyle sinemaya tekrar döndü. Tiyatro ve Sinema dışında pek çok dizide rol alan Özcan, Kuruntu Ailesi dizisindeki “Hüsnü Kuruntu” karakterini canlandırmasıyla popülerliğini artırdı. Daha fazla

Bir yalnızlık ‘sen’fonisidir şimdi bütün notalar, artık her perde arkasında bir şarkı ağlar…

ayrilik” Mevsimlerden ‘kalbi kırık bir bahardı’
Ve ne hikmetse on üçüncü cumaya denk gelmişti gidişin..
Bense bunu tanrının 1 nisan şakası zannetmiştim..
Ama artık anladım ki ‘sen’ gibi gerçekti bu ayrılık da..
İçinde ne bir geri geliş vardı,
Ne de yaramaz bir çocuğun masum gülüşü..
İşte, böyle başladı lanet bir aşka hapsedilişim.. ”

Yağmur mesaisine kalıyor artık gökyüzü her daim..
Her daim ıslak bir iç geçiriş oluyor hayalin gözlerimde..
Uçurum diplerine saklanıyorum çaresiz,
Ve sessiz ‘imdattt!’ çığlıkları atıyorum denize taş niyetine..
Sensiz kalma korkuları biriktirmiştim ya çocukluğumun ıslah evlerinde,
Şimdi onları içimin küflü duvarlarına asıyorum..
Ürktüğüm uzakların seyrine bırakıyorum kimsesizliğimi..
Ve bir mülteci gibi kalıyorum yokluğunun coğrafyasında..
Suskunluğuna direniyor da ruhum,
Kokun olmadan anlaşamıyor tenimle asla.. Daha fazla

Terkediş

terkedisEn sahte düşlerin tezahürü
En korkulu kurguların sahnelenişi
Yaşanmamış günlerin kaybedilişi
Umarsızlığın başkaldırısı…

Öyle bir terkediş ki, yüreğim yanıyor.
Öyle bir terkediş ki, gözlerim ağlıyor.

Aldatmanın en vahşicesi
Çıldırışların en şiddetlisi
Kaybetmenin en kederlisi
Terketmenin en alçakcası

Öyle bir terkediş ki, yüreğim yanıyor.
Öyle bir terkediş ki, gözlerim ağlıyor. Daha fazla

Dalgakıran

Ay yükselmeye başlamıştı yıldızlar ona eşlik ediyordu çok uzaklardan amadalgakiran ışıklarını ona yetiştirerek. Denizin üzerinde küçük balık sürüleri gibi oynaşan yakamozlar uzaklardan kıyıya kadar geliyor, dalgakıranın yosun tutmuş kayalıklarında kayboluyorlardı. Meltem hafifti, okşar gibi esiyordu. Çocuk biraz daha yasladı başını omzuna kızın. Kız da ona doğru biraz daha sokuldu.. Konuşmanın bir anlamı yoktu, meltem, yakamozlar ve ay en güzel aşk kelimelerini fısıldamaktaydılar. Kızın belini biraz daha sıkıca kavradı çocuk ayrılmak istemediği belliydi. Gözlerini açtı hafifçe en derinlerden gelen hüznün dışarı çıkmak istemesiyle.

Kızın saçları hafifçe dalgalanmaktaydı, kendisine az da küçük gelen hırkasından daha çok; çocuğun nefesiyle ısınmak ister gibi sokulmuştu.. Bulutlar hiç acele etmeden sırayla geçtiler üstlerinden.. Ay her bulutun arkasından çıkışında kızın saçları ve gözlerinde parlıyordu ve bu yansıma ayın kendisinden çok daha güzeldi.
Daha fazla

Boynumda bir ağrı, aşığım…

huzunkuslarBoynumda bir ağrı, omzuma doğru..oturunca da, yatınca da, ayakteyken de hissettiriyor kendini. İçimde bir başka şey, tarif bile edemiyorum. Boyun ağrısı aşırı stres sonucu oluşuyormuş çoğunlukla, modern çağın hastalığıymış, en büyük ilacı stresi azaltmakmış. Stres ne bilmiyorum aslında, uyuyamıyorum misal, belki budur stres. Yatakta iki saat dönüp kalkıp bir şeylerle uğraşıyorum.

Daha fazla