25 Ara 2009
by editor
in Şiir
Etiketler:Alparslan Tolga AKPINAR, anlamsız, çaba, çaresiz, üzüntü, beddua, cesur, dünya, düşünce, düşman, dost, dur, fikir, göz, güç, gel git, git, hayat, huzur, kaçmak, karar, keder, kıta, lanet, merhamet, nafile, sessiz, sinsi, suskun, tebessüm, tolga akpınar, umarsız, umursamak, Umut, vurgun, yalnız, Yalnızlık, yalvarmak, zaman, zevk
Yine vurgunlardayım, gel gitler değiyor içime
Suskunum, sonucu olmayan fikirler yürütüyorum
Düşüncelerim de sessiz dilim gibi, bir o kadar çaresiz
Üzüntülerim anlamsız, üzüntülerim yalnız.
Cesur düşmanları var dermanımın, cesur ve düşman.
Kederlerime merhamet etmez onlar, merhametsizdirler.
Umurlarında olmaz tebessümler, yarına olan umutlar.
Zevkleri huzur bozmak, umarsız bırakmaktır.
Hayatın umarsızlığı, umarsızlığın hayatıdır onlar. Daha fazla
23 Eki 2009
by editor
in Bilim, Felsefe, Makale, Psikoloji, Serbest Yazı
Etiketler:a.tolga akpınar, beyin, brain, düşünce, düşünceyi yansıtmak, Düşünme, Düşünmek, güzel sözler, intelligence, popüler, Sinestezi E Dergi, think, thinkings, thought to reflect, tolga akpınar, Yaratılış, zeka, פּאָרנאָ, الإباحية

Üstteki başlık kimilerine anlamının bile düşünülmesi yorucu gelebilir.
Fakat biz insanlar bazı gereklilikleri yerine getirmek zorundayız! Yüce ALLAH biz insanları yaratırken diğer canlılardan daha farklı yaratmış ve beyin mekanizması içinde düşünme yetisi vermiştir. Biz insanlar bu farklılığı ve kabiliyeti iyi kullanmalıyız
Düşünce yetisi insanın yaratılışından beri anlamı çözülmeye çalışılan konulara ışık tutmuştur! Düşünce; insanın yaşadığı süre zarfında,dışarıdan algılamış olduğu,algıladığı ve de algılayacağı şeylerin yanısıra algılayamadığı fakat kurguladığı şeylerin üzerine yorum getirerek ilerleme metodudur. Daha fazla
16 Haz 2009
by Derya Koşar
in Deneme, Psikoloji, Serbest Yazı
Etiketler:özgüven, bırakmak, dünya, düşünce, derya koşar, dostluk, giden, Gitmek, hayat, iyilik, kaçış, karanlık, kötülük, sevmek, siyah, sorumluluk, varlık, vazgeçmek, yaşam
Bir gecede bıraktı dünyasını. Otobüs, doğru olan buymuşcasına hızını durmadan arttırdı. Belki o da tanık oldu, gördü, işitti yaşadıklarını, onun için en iyi olanı yaptı. Hızını arttırdır.
Yan koltuktan bir ses “İyi misin?” dedi. Gördüğü gözler kıskanılacak kadar yaşama sevinci saçıyordu. Bu mutsuzluktan öyle utandı ki o gözlere mecburen “İyiyim” demek zorunda kaldı.. “İyiyim.. Teşekkür ederim..” Daha fazla
31 May 2009
by gonca akpınar
in Aşk, Şiir
Etiketler:acımak, akıl, Aşk, ağrı, dava, düşünce, emir, gözlerin, hiç mi acımıyorsun, kalbim, kalp ağrısı, köşe yastığı, korku, saniye, tanık, vicdan, yalancı şahit, yasak, yemin, yunus coşkun, zaman aşımı
Beynimin her sokağında dolaşıyorsun
Sokağa çıkma yasaklarıma inat
Çekinmeden ve korkusuzca..
Ki biliyorum kalbime güveniyorsun
Ezberletmişsin adını dilime, tutamıyorum bir türlü
Emrimi dinlemiyor hiçbir düşüncem
Yeminlerini tutmuyor aklım
Her saniye sana kaçıyor
Laf söz dinletemiyorum tek damla kanıma bile
Zaman aşımına uğruyor,
Vicdanıma açtığım tüm davalar..
İki yalancı şahit bulmuşsun,
Yüzümün tam ortasında
Aklanıyorsun bir adamı delirtmekten
Gözlerimin tanıklığıyla..
Köşe yastığı yapıyorsun kalbimi ağrılarına
Peki ama hiç mi acımıyorsun..!
Yunus COŞKUN
17 Mar 2009
by Derya Koşar
in Deneme, Serbest Yazı
Etiketler:Aşık Veysel, beden, Ceza, düşünce, Düşünmek, dede, derya koşar, eğitim, Fuzuli, insanlık, iyi çocuk, Mahzuni, ruh, Sagopa, Sebep, Teknoloji, toprak, yalvarmak, yaşam, Yunus Emre, İnsan
İlk kez yalvarıyorum.. En kötüsü dilenmek mi? Dileniyorum..
Elimi tut.. Kenetlenelim tekrar.. Bize yakıştığı gibi.. İnsan olmanın üstünlüğünü hatırlamak gibi. Beynimiz pas tutuyor ayakları yere basan gençliğimi kaybediyorum.
Evin büyüğü başlıyor “Önceleri böyle miydi yaa?.. Ama siz iyi çocuklarsınız..”. Yerin dibine mi girmeli? Mp3 çaları takıp “o zaman, bu zaman değil” mi demeli? Ya da zor olanı yapıp, şapkanı önüne koyup düşünmeli mi?
“Ceddin deden, neslin baban..” diye başladım;
Köyde dedem toprak çapalardı. Hala çapalar(Tabi organik-inorganik karmaşası yokmuş o zaman).. Daha fazla
13 Mar 2009
by Derya Koşar
in Deneme, Felsefe, Psikoloji
Etiketler:anlamak, ben, düşünce, Düşünmek, derya koşar, görmek, hayat, Nietzsche, yaşam
Küçük bir belde ki her yer yeşil. Penceremde orman. Arzu edilen yer farklı bir mekana geçiş, mekandaki rahatlığı bulma çabası, maneviyatındaki genişleme. Ve bir gülümseme.. Yakup, Belde’nin delisi. Kola ve turşudur en büyük mutluluğu. Delirmesi ve yine bir kızın bırakması, hastane bahçesinde “Hey onbeşli” diye başlaması.
Hiç düşünmemiştim, insan nasıl deli olur? Anladım ki daha çok düşünecektim insanı ve doğayı (alternatif de yoktu zaten).. Gece-gündüz, yer-gök aynıydı nasılsa. Beldenin nabzı atmıyordu ama sessizlikte acı vardı. Gençlik ve yalnızlık sindirerek yaşatıyordu her bir kareyi.
Ekip hazırlanır siren çalar giderim duvarları arasında bir santim boşluk olan tomruk eve. Teyzem başlar “İstanbul’dan çocuklarım gelecek, beni tedavi ettirecekler”.. “Evet..” derim, “gelecekler..” Bir soğanı vardı dolabında bir de ilacı… Daha fazla
SON YORUMLAR