26 Oca 2010
by editor
in Aşk, Edebiyat, Mektup
Etiketler:Aşk, Edebiyat, hüzün, Mektup, mert dayıoğlu, nazım hikmet, Sinestezi E Dergi, sinestezi.net, sinestezi.wordpress.com, Yitik Bir Aşk' a Mektuplar!
-1-
Yitirdik..
Bazı şeyler uçup gitti ahşap penceremden..Rüzgar alıp götürdü hatıralarımı.. Pencereyi kapatmaya çalıştıkça sanki senin elin engel oldu kapamama. Yere yığıldım, hareket edemedim. Aslında çok istemiştim biliyor musun, bulutların üzerine doğru giden hep senle olma hayalimi yakalamayı.. Bir kısmı gitmemiş ama sanki..
Yaşarken biteceğini bilmemek ne acı değil mi? Belki de hayatımızı yaşanılır kılan bu.. ölümü beklemek gibi.. ölümü beklemek saçmalıktır! Belki de bir süre saçmaladık senle… Daha fazla
09 Oca 2010
by editor
in öykü
Etiketler:365 gün, Ayrılık, aziz alper altay, çocuk, öykü, Edebiyat, Gitmek, hayat, hüzün, hikaye, locomotive, lokomotif, rain, ray, Sinestezi E Dergi, tren
Günün birinde bu dünyaya gelmiş bir çocuk vardı. Bir yıldaki 365 günden birinde doğmuştu. Hangi gün doğduğu, şu an pek önemli değil. Yaşaması, hayata bir yerden tutunması gerekiyordu. Çünkü hayat, yakıtı bir süre sonra biten bir lokomotifti ve insanlar bu trene bir şekilde bağlıydılar. Kimisi ip ile, kimisi halat ile kimileri de ancak toplu iğne deliğinden geçebilen incecik dikiş ipliği ile bağlıydılar. Ve tren sürüklüyordu. Sıkı tutunup trende iyi bir yer bulabilen rahat yaşıyordu, koltuklarına oturabilen ise deyim yerindeyse ‘kral gibi’ idi. Trenden hiç beklenmedik zamanda erkenden düşenler oluyordu. Daha fazla
13 Ara 2009
by Emre Gürbüz
in Eleştiri, Makale, Serbest Yazı
Etiketler:dil, Edebiyat, ekşi sözlük, emre gürbüz, Farabi, forum, Galile, Hitler, internet, Kültür, komedi, Konfüçyüs, lafmacun, Sinestezi E Dergi, Tarih, uludağ sözlük, İbn-i Sina
“Forum dili ve edebiyatı”nın artık akademik bir hâl aldığı şu yıllarda, her önüne gelenin bir filolog olması da yadırganacak bir hâl olmasa gerek. İnternetin “aliyulâlâ”larla dolu bir alan olduğunu gördükçe de Farabi’ler, Galile’ler, İbn-i Sina’lar artıyor diye umutlanıyor; fakat eşsiz bir cehaletin muhasarasında olduğumuzu anlayınca utanmaya başlıyorum.
Evet…”Bir milleti yok etmek istiyorsanız, önce onun dilini yok edin.”. Bu saçma sava karşı son derece akademik bir tepki veriyor ve en kibar yanımla: “Hadi be!” diyorum. Bu sözün bir ayet kesinliğinde olduğunu ise, bu söze büyük bir imanla bağlı olan ve bu saçmalığı dilinden düşürmeyen skolastik beyinlerin varlığından anlıyorum. Daha fazla
23 Kas 2009
by editor
in Aşk, Edebiyat, Şiir
Etiketler:ahcar, al da git, Alparslan Tolga AKPINAR, avaze, Ayrılık, Aşk, Âfitab, Âvâz-ı ra`d u sâika, buse, dîde-i giryân, dehr, Edebiyat, eşkâl, güftar, hande, hüzn, memâlik-i huzur, nazım, nesir, rüzgar, Sevgili, tolga akpınar, yar, zerre-i miskal, zulmet, Şiir, şair
Şimdi sen gidiyorsun, git.
İzin silinsin bıraktığın yerdeki.
Kokunu rüzgar götürsün gittiğin yere.
Geçmişini, geleceğini al da git !
Utanmaz gülücüklerin de gitsin seninle,
Kalmasın hafızamda zerre-i miskalin.
Handelerini rûzgâr götürsün gittiğin yere.
Zerre-i miskalini hafızamdan al da git.
Rüyalarımda bile görmeyeyim seni,
Silinsin eşkâlin belleğimden.
Zulmetler götürsün eşkâlini gittiğin yere.
Eşkâlini belleğimden al da git! Daha fazla
14 Kas 2009
by Alper AKPINAR
in Aşk, öykü
Etiketler:alper akpınar, Araf, Ayrılık, Aşk, Ölüm, Edebiyat, Gitmek, gramofon, kalmak, kalp, kılıçtan keskin, masa, plak, rüya, Yalnızlık

Gitmekle kalmak arasında, bir yukarı bir aşağı, bir sağdayım, bir solda.. Elimde eski bir gramofondan kalma küçücük bir parça, onunla ne yapacağımı bilmiyorum, sallayıp duruyorum. Sanıyorum bir gramofon iğnesi bu, plağın yüreğine vurup onu inleten şey bu olsa gerek. Yüreğime vurup beni inleten şeyin varlığını sorguluyorum, bir yukarı bir aşağı, bir soldayım bir sağda..
Daha fazla
02 Kas 2009
by Derya Koşar
in Deneme, Edebiyat, Serbest Yazı
Etiketler:ağrı, öfke, öfkelenmek, üzülmek, üzüntü, düzen, depresif, derya koşar, Edebiyat, en iyi, fanus, Film, gülümseme, güneş, geçmiş, hikaye, ilgili yazı, karakter, kitap, kış, mevsim, nem, Raif Efendi, roman, ruh, Sabahattin Ali, sessiz, sevgi, Sevgili, sistem, sıkıntı, yazın, yaşam, yağmur, zaman, İnsan
Günlerim bir biri ardına sıralandı yine. Zaman durağan… Köşeye çekilip yaşamı seyrettiğim, cam fanusta görevi sadece yaşamak olan süs balığı misali gidiyor geliyorum. Sabah şiddetli ağrılar içerisinde uyandım. Yine yorgundum. Burnuma küf kokusu geliyor, bakıyorum sanki yastığımdan çıkıp hızla evi dolaşıyordu. Güneş girsin, ısıtsın, kurutsun nemi istedim, mevsim de bana küsmüş olacak ki hava kapalı ve yağmurluydu. Şaşırmıyorum, aksine gülümsüyorum “Sizde haklısınız. Ben güneş olsaydım böyle depresif ruh haline doğmazdım” diyorum. Daha fazla
21 Eki 2009
by editor
in öykü
Etiketler:a.tolga akpınar, after, an, ANASAYFA, Ayrılık, Aşk, öykü, belki, Edebiyat, expectation, 미국쇠고기, fulldizi, güzel, gelecek, genel, Hadise, hikaye, hopes, 터키, kadın, kadın gibi, later, OSE, otp банк, sevgi, sonra, tolga akpınar, Umut, yazar, 投資 股市, العاب باربي, اضحك, صور بنات فن
Sabahın erken saatlerinde kalkmıştı adam,önce yüzünü yıkadı sonra rahat olsun diye ranzadan bozup yere yaptığı yatağını düzeltti. Ne giyeceğim diye düşündü önce, sonra ceylan motifli beyaz perdesini açıp dışarı baktı,hava nasıl diye… Hava kapalı gözüküyordu,acaba soğuk muydu? Bunu anlamak için pencereyi açtı, önce kafasını çıkardı, sonra ellerini tuttu havaya, serindi biraz hava… Ama aldanmamak gerekirdi yine, çünkü adamın oturduğu evin etrafı binalarla çevriliydi ve yüksekdeydi. Daha fazla
04 Şub 2009
by editor
in Aşk, Deneme, Edebiyat
Etiketler:Ay, Aşk, Ağlamak, bulut, bulut dağları, Deneme, dokunuş, Edebiyat, gök yüzü, gökyüzü, göz yaşı, gülmek, güneş, hüzün, hüzün çiçekleri, mutluluk, rain, seher vakti, tears, tolga akpınar, toprak, umar, umarsız, yanardağ, yağmur taneleri
Gökyüzünden düşen yağmur taneleri, birşey soracağım size, sevginiz, aşkınız var mı yüreğiniz de, yoksa neden düştünüz yere, neden dokundunuz tenime, yüreğime… Toprakla buluşmak mı yegane amacınız, yoksa toprağa mı aşıksınız? Biliyor musunuz ben de düşeceğim sizler gibi bir gün toprağa, kavuşur muyum peki o zaman aşkıma?
Gökyüzünden düşen yağmur taneleri, birşey soracağım size, her ateşi söndürebilir misiniz? Söndürebilir misiniz yangınlarımı da? Yoksa siz de mi yanıyorsunuz için için, siz de yüreği yanmışların ortak göz yaşları mısınız?
Ama aramızda fark var, ben her mevsim ağlarım siz bir mevsim dökülürsünüz, sizin bulut dağlarınız var, benim ise hiç sönmeyen yanar dağlarım. Ben her vakit ağlarım, ay ile güneş buluştuğunda seher vakti, güneşin yolu yarıladığı vakitler öğlenleri, ay’ ın devraldığı nöbeti güneşten her akşam ve umarsız kalır yine ağlarım gecenin kör karanlığında umarsızlığımı yitirmek için, umar’ ım olur gözyaşlarım… Daha fazla
02 Şub 2009
by Erkan Mercan
in Aşk, Deneme, Edebiyat, Serbest Yazı
Etiketler:and, Aşk, aşık olmak, Deneme, duygu, Edebiyat, fatih canavaroğlu, gönül, güneş, hayat, kalp, melek, papatya, parıltı, seni seviyorum, Serbest Yazı, sevgi, sevmek, soğuk, sıcak, yaşam, yaşamak, yağmur, yemin, ışıltı
And olsun bütün sevenlere ve aşklar olsun bütün sevilenlere ki nice kapılar aşıp geldiğim gönül kapına sevgiden çelenkler bırakmak, kalbime miras bıraktığın hasretine kandan kınalar vurmak ve gönül âleminde hasbi hal ile yâd etmekmiş seni sevmek…
Sevmek… Nedir sevmek? Pek çok insan “seviyorum” der fakat bunlar içinden bir kısmı sever, yine maalesef ki sevenlerin çok azının içindeki gerçek sevgidir… Sevgiye çıkan çok yol vardır bu yüzden sevgi çok karıştırılır. Bazı duygular, sevgiye sadece benzerdir… Bende ise bu durumun tam tersi, ben sevdiğimi ruhumun odağına yerleştirdiğim için hayatta nereye baksam, ne hissetsem onun sevgisine benziyor. Hayat onun sevgisine benziyor. İnsan sevmeye dursun! Benliğimin eş anlamlı kelimesiymiş seni sevmek…
Daha fazla
SON YORUMLAR