28 Mar 2010
by sinestezi
in Şiir
Etiketler:ateş, gölge, güneşleniyoruz, Hayal, hayat, hece, neşe, oyuncu, perde, serak, serap akbey, tüten duman
Bir hayalin gölgesinde güneşleniyoruz
Tutmuyor neşesi kendisiyle
Bir perde üstümüzde
Oyuncular seyirci halinde
Şarkılar dilimizde
Tutmuyor sözleri bir öncekiyle
Sen ağzında tüten dumanın seyrinde
Bense dilinin hecelerinde
Mağbet kapılarımın günahkar bekçisi
Bıraktığın sadece ateş!..
Daha fazla
02 Ara 2009
by sinestezi
in Aşk, Deneme, Serbest Yazı
Etiketler:Ayrılık, Aşk, Ağlamak, dîde-i giryân, dramatik, facebook, feryat, gölge, göz yaşı, gözyaşı, güzel, gece, hüzün, kavuşmak, mete akpınar, metehan akpınar, Mustafa Ceceli, night, rüya, Sevgili, Sinestezi E Dergi, ten oyalanır can yanar, unutamam, unutmadım, yar, yavaş yavaş
Sıradan bir gün daha geride kaldı. Güneş batıyor yavaş yavaş.. İnsanlar evine çekiliyor. Kim bilir neler yaşadılar bugün.. Neye üzüldüler? Neye sevindiler? Ne kaybettiler? Ne kazandılar acaba..? Sıradan bir gün işte yine seni düşünüyorum. Yine aklımın bir köşesindesin, rahat durmuyorsun. En yakınken en uzak olmuştun ya hani, şimdi en uzakken en yakınsın bana..
Aklımda, kalbimde, her baktığım yerde, her baktığım kişide senden bir şeyler görüyorum. Özellikle de gözlerin hiç gitmiyor bu kör olası gözlerimin önünden. Daha fazla
28 Nis 2009
by Erkan Mercan
in Uncategorized
Etiketler:alev, ateş, ağıt, Ölüm, çocuk, barbar, ben, canavar, conan, dalga, dağ, dert, dudak, fısıltı, gölge, gülümsemek, gülmek, gün, günah, günahkar, gece, hayat, iblis, intikam, kadın, kanat, karanlık, kaya, Kayıp, köy, keder, kuzey, Kuş, kırmızı, kız, kızıl, kızıl sonya, masum, masumiyet, mavi, mavi göz, melodi, ozan, rüzgar, red sonja, ruh, saç, Savaşçı, söz, serhan yüksel, Sonja, Sonya, taş, toprak, vahşi, Yalnızlık, yaşam, yemin, yetim, yosun, yıldız, zalim, zaman, zincir
Ateş yüzünü aydınlatıyordu. Gölgeler küçük iblislere dönüşerek bedeninde ve etrafında oynaşırlarken, yaktığı ateşin kalbine diktiği gözlerini yavaşça, kaldırdı.. “Çok zaman geçti” diye mırıldandı kendi kendine. Uzaklardan esen rüzgar alevin de etkisiyle iyice kırmızılaşan saçlarını hafifçe oynatıyordu. Gülümsedi bir çocuğun masumluğuyla.. Hoşuna gitmiş olmalıydı rüzgarın okşayışı. Belki annesini hatırlamıştı; dokunuşlarını. Yanından hiç ayırmadığı kılıcına baktı, kim bilir kaç kız çocuğunu yetim bırakmıştı. Aslında fazla üzüldüğü de söylenemezdi. Kim vardı ki günahsız yaşayan? Kuzeyin vahşi topraklarından ayrılalı çok olmuştu. Bir savaşçı olarak doğmamıştı ama ettiği intikam yemini tanrıların dikkatini çekmiş ve ona bu büyük yetiyi kazandırmışlardı bir gece ansızın. Daha fazla
SON YORUMLAR