Küçük bir belde ki her yer yeşil. Penceremde orman. Arzu edilen yer farklı bir mekana geçiş, mekandaki rahatlığı bulma çabası, maneviyatındaki genişleme. Ve bir gülümseme.. Yakup, Belde’nin delisi. Kola ve turşudur en büyük mutluluğu. Delirmesi ve yine bir kızın bırakması, hastane bahçesinde “Hey onbeşli” diye başlaması.
Hiç düşünmemiştim, insan nasıl deli olur? Anladım ki daha çok düşünecektim insanı ve doğayı (alternatif de yoktu zaten).. Gece-gündüz, yer-gök aynıydı nasılsa. Beldenin nabzı atmıyordu ama sessizlikte acı vardı. Gençlik ve yalnızlık sindirerek yaşatıyordu her bir kareyi.
Ekip hazırlanır siren çalar giderim duvarları arasında bir santim boşluk olan tomruk eve. Teyzem başlar “İstanbul’dan çocuklarım gelecek, beni tedavi ettirecekler”.. “Evet..” derim, “gelecekler..” Bir soğanı vardı dolabında bir de ilacı… Daha fazla
SON YORUMLAR