Hani bazı güzellikler insana hayatında bir-iki kere sunulur ya? Sen de benim hayatımdan geçerken uğradığın o gün yaşantıma güneş doğmuş aslında. Kalp arsızdır, birine kaydığında zannedersin ki umarsızca açtığın kalp ömür boyu kalacak orada. Ama gözlerinin önünde uçuşup duran perdeler indiğinde eş ruhunu bulamayan kalp yeniden yollara düşer bakmadan ardına.
Aşk çocuktur, umarsızdır; aşk uçucudur, şeffaftır; aşk hırçın, bir o kadar da haindir. Daha fazla
Kalp Arsızdır
13 Nis 2010 1 Yorum
in Deneme Etiketler:acı, arsız, arzu, Aşk, çocuk, öfke, beklenmedik, ben, dans, Deneme, dudak, eş ruh, göz, gözlerin, güneş, güzellik, hain, hamle, hayat, hırçın, ipeksi, kalp, kırılgan, Melek Mızrak, perde, romantik, ruh, sarılmak, sen, sevecen, Sevgili, sımsıcak, tango, Tanrı, ten, tutku, uçucu, umarsız, Yalnızlık, yol, şeffaf, İnsan
Ait..
29 Mar 2010 1 Yorum
in Aşk, Şiir Etiketler:aitlik, Aşk, boşluk, durağanlık, gark, gıcırtı, hayat, sessizlik, teoman alçı, Yalnızlık
Boşluğun omuzlarında gergin bir ağırlığa dönüşmediği,
Sessizliğin ruhunu derin gıcırtılara gark etmediği
Ve Kapanacak Perde!
28 Mar 2010 2 Yorum
in Deneme Etiketler:ahiret, Ayna, öteki hayat, Deneme, hayat, hereafter, kadın, koku, other life, perde, rüya, screen, Sevgili, Sinan Çavdarlı, uyku
Ve kapanacak perde.
Hiç bir şey eskisi gibi olmayacak! Kapısını aralayıp girdiğimde düşlerinize, uyandığınıza lanet ederek başladığınız o günden sonra eskisi gibi olmayacak hiçbir şey.
Vazgeçtiğim her şey yeni bir vazgeçiş olarak dökülüyorken üzerime, bardaktan boşanırcasına hem de. Sesleniyorum uzaklardan hem hepinize hem hiç kimseye, belki de sadece kendime. Olmayacak diyorum olmayacak!!! Hiç bir şey eskisi gibi olmayacak. Daha fazla
Benim Gözümden
28 Mar 2010 1 Yorum
in Şiir Etiketler:ateş, gölge, güneşleniyoruz, Hayal, hayat, hece, neşe, oyuncu, perde, serak, serap akbey, tüten duman
Bir hayalin gölgesinde güneşleniyoruz
Tutmuyor neşesi kendisiyle
Bir perde üstümüzde
Oyuncular seyirci halinde
Şarkılar dilimizde
Tutmuyor sözleri bir öncekiyle
Sen ağzında tüten dumanın seyrinde
Bense dilinin hecelerinde
Mağbet kapılarımın günahkar bekçisi
Bıraktığın sadece ateş!..
Onsuz Yalnız!
01 Mar 2010 Yorum bırakın
in Aşk, Deneme Etiketler:Ayrılık, Aşk, hayat, onsuz, selen urcan, Sevgili, yalnız, İnsan
Biz, tek kişilik hayatımızdaki tek insanlarız. Bir arkadaş, bir sırdaş, bir kardeş, bir anne yada bir sevgili ne fark eder. Paylaşılmazki yalnızlık! Kalabalıkta bir yalnız! Yalnızlar içinde bir yalnız!
Kafamı kuma gömmek istiyorum, çaresizce beklemek. Çekmecede ki en keskin bıçak olmaktan yoruldum. Kenarda öylesine bir meyve bıçağı olmanın dinginliğiyle yaşamak nasıl olurdu acaba?Yataktan hiç kalkmadan yastıkların arasında kaybolmakta var şimdi. İçimi acıtıyor yokluğun, derin derin sızlıyor ruhum. Acaba diyorum bu mu cehennem? Nasıl bir sınav bu böyle. Şıklar yanlış soru çözümsüz, boş bırakmaksa imkansız. İşte bu yüzden yalnızım artık. Bu paylaşılmayan konuştukça azalamayan bir acı. Alev alev bir yangın. Anlayacağın kül bile olamadım daha, yeniden doğabilmek için küllerimden!!! Daha fazla
Kanamalı Bir Toplum İçin Kan Aranıyor
29 Oca 2010 3 Yorum
in Edebiyat, Şiir Etiketler:çare, çaresiz, çene, deniz, ekran, el, erdem, erhan tığlı, gazete, göz, gözyaşı, hayat, insaniyet, kan, kar, revan, rica, Sinestezi E Dergi, uçurum, yol, İnsan
Gazetelerden kan sızıyor
Ekranlar kanlı
Kan gövdeyi götürüyor
Yollar kan gölü yollar kan revan
Kan denizi dinlemiyor aman
Kanlı gözyaşları döküyoruz çaresizliğimize
Kan oturmuş gözlerimize…
Nereye saklayacağımızı bilemiyoruz kanlı ellerimizi
Dinmiyor hiç umduğumuz dağlara yağan kar
Bitmiyor sağımızdaki solumuzdaki uçurumlar
Çenemize kadar kana battık
Her taraf kan içinde ama
Bulunamıyor bir türlü toplumu sağlığa kavuşturacak kan… Daha fazla
Hayata Mektup!
14 Oca 2010 2 Yorum
in Başkaldırı, Mektup Etiketler:a.tolga akpınar, Alparslan Tolga AKPINAR, hayat, hayata mektup, hüzün, isyan, Mektup, serzeniş, Sinestezi E Dergi, tolga akpınar
Seni yaşamak zorundayız, sende bize biraz iyi davransan … Biraz daha makul olsan ne olur? Hayat seni mahvetmek istiyorum bazen, sana olabildiğince zarar vermek istiyorum. Ama bir bakıyorum ki; aslında zararı kendime veriyorum. Bu kadar kahbesin bazen…
Karşımda bir silüetin bile yok, küfürler edecek, yumruklar vuracak, zarar verip bir parça hıncımın alınmasına katkıda bulunacak bir silüetin bile yok… Daha fazla
Lokomotif
09 Oca 2010 Yorum bırakın
in öykü Etiketler:365 gün, Ayrılık, aziz alper altay, çocuk, öykü, Edebiyat, Gitmek, hayat, hüzün, hikaye, locomotive, lokomotif, rain, ray, Sinestezi E Dergi, tren
Günün birinde bu dünyaya gelmiş bir çocuk vardı. Bir yıldaki 365 günden birinde doğmuştu. Hangi gün doğduğu, şu an pek önemli değil. Yaşaması, hayata bir yerden tutunması gerekiyordu. Çünkü hayat, yakıtı bir süre sonra biten bir lokomotifti ve insanlar bu trene bir şekilde bağlıydılar. Kimisi ip ile, kimisi halat ile kimileri de ancak toplu iğne deliğinden geçebilen incecik dikiş ipliği ile bağlıydılar. Ve tren sürüklüyordu. Sıkı tutunup trende iyi bir yer bulabilen rahat yaşıyordu, koltuklarına oturabilen ise deyim yerindeyse ‘kral gibi’ idi. Trenden hiç beklenmedik zamanda erkenden düşenler oluyordu. Daha fazla
Yine Vurgunlardayım
25 Ara 2009 Yorum bırakın
in Şiir Etiketler:Alparslan Tolga AKPINAR, anlamsız, çaba, çaresiz, üzüntü, beddua, cesur, dünya, düşünce, düşman, dost, dur, fikir, göz, güç, gel git, git, hayat, huzur, kaçmak, karar, keder, kıta, lanet, merhamet, nafile, sessiz, sinsi, suskun, tebessüm, tolga akpınar, umarsız, umursamak, Umut, vurgun, yalnız, Yalnızlık, yalvarmak, zaman, zevk
Yine vurgunlardayım, gel gitler değiyor içime
Suskunum, sonucu olmayan fikirler yürütüyorum
Düşüncelerim de sessiz dilim gibi, bir o kadar çaresiz
Üzüntülerim anlamsız, üzüntülerim yalnız.
Cesur düşmanları var dermanımın, cesur ve düşman.
Kederlerime merhamet etmez onlar, merhametsizdirler.
Umurlarında olmaz tebessümler, yarına olan umutlar.
Zevkleri huzur bozmak, umarsız bırakmaktır.
Hayatın umarsızlığı, umarsızlığın hayatıdır onlar. Daha fazla
Dile Düşürme
01 Ara 2009 1 Yorum
in Aşk, Psikoloji, Serbest Yazı, Şiir Etiketler:ait, alev, Avuç, Ayşegül Öngel, çelişki, çığlık, öp, bunalım, buz, düğüm, dil, dile düşürme, dokunmak, göz, gözbebeği, hayat, hücre, herşey, iç ses, kan, kenar, kimse, kop, Korkmak, korku, kıymet, meze, parmak, rakı, sakla, söylemek, sesleniş, Sinestezi, sinir, sofra, su, tedavi, tut, ucuz, vazgeç, yanak, yansıma, yanılsama, yokluk, yol
“Dile düşürme” dedi iç ses…
Sana kalsın, hangi hücrene ait olduğunu bilmediğin alev ve onun yanıbaşındaki buzlanma…
Yine kendine sakla, kendinle sakla…
Bırak bilmesin kimse ya da herşeyi bildiğini sanan kimse…
Gözlerini kapatıp, kopup tüm sınırlardan kendini nasıl bırakıyorsan suyun üstünde
Öyle bırak dedi… Daha fazla
Gülcü Kadın !
29 Kas 2009 Yorum bırakın
in öykü, Başkaldırı, Serbest Yazı Etiketler:basma şalvar, cattywild, Gül satan kadın, gülcü kadın, hayat, Kadıköy, kara kadın, pınar polat, ROSE, women selling roses, yemeni, zamane sözlük
Deniz kenarı. Birkaç düzine masa. Çoluk-çoluk insancıklar. Tek yok, hepsi çift. Hayatı çifter çifter yaşıyorlar. Olamazlar tek, kalamazlar tek; yenilirler yoksa.
Takılır ayakları bir yerde. Tutacak kimse bulamazlar. Çifte gidiyorlar o yüzden.
Benim sayım ise 9. Tek sayı. Çiftler başlamadan hemen bir durak önce. Ya da, köprüden önce son çıkış. Daha fazla
Gidersen
25 Kas 2009 2 Yorum
in Aşk, Mektup Etiketler:alper akpınar, ateş, Ayrılık, Aşk, Ağlamak, Ölüm, çöl, facebook, Gidersen, Gitmek, hayat, hüzün, kalp, kan, karanlık, ruh, Sinestezi E Dergi, su, taş, vaha, Yalnızlık
Gidersen üzülürüm, ağlarım biraz, üşürüm. Soğurum hayattan, yalnız kalırım, ölürüm belki. Uykum gelir, hissiz kalırım, sensiz kalırım, ruhum gider. Acı çekerim, ağlarım, gözlerim gider. Göremem, işitemem, dokunamam, aç kalırım, susuz kalırım, aysız güneşsiz kalırım. Gitme!
Gidersen yarım kalırım, seni özlerim, tutunamam, düşerim. Gidersen her parçam ayrı düşer, bedensiz kalırım, nefessiz kalırım. Ağlarım, bir çölde vaha olur, o vahada okaliptüs ağaçları büyür, ağlarım, yaşsız kalırım. Ağlarım, tüm çöllerde vaha olur, gözyaşlarım kurur, gözsüz kalırım. Gidersen sensiz kalırım. Gitme! Daha fazla
Bazen İnmek Gerek Sahneden !
19 Kas 2009 Yorum bırakın
in Aşk, Deneme, Edebiyat, Serbest Yazı Etiketler:acizlik, Ayşegül Öngel, bazen, birikmek, cesaret, Eleştiri, emek, farkındalık, güzel, geçmiş, hayat, hayranlık, haşmet, inkar, kimlik, kıymet, madde, manzara, mağrur, milyon, nefret, resim, sahne, sanmak, sevgi, sevmek, seyirci, Sinestezi, Sinestezi E Dergi, son, susmak, tanımlamak, tükenmek, tepki, uzak, yol, zaman
Bazen resim oluyorum durup soluklanıp baktığın, bazen ayna oluyorum bakarken kendin sandığın…
Bazen tam karşındayım sana göre seyirlik bir manzaranın en güzel karesi gibi, bazen de milyonlarca yıl uzağındayım hayatını adasan da ulaşamayacağın…
Bazen eleştirdiğin gibiyim eleştirmen için, bazen de hayranlığın oluyorum mağrur duruşlar da ki varlığım gibi…
Bazen tanıdığını tanımlıyorsun benden geçmiş anlarda öğrendiğin birkaç yavan söz cümlesiyle, bazen de susuyorsun acizliğinin farkındalığıyla… Daha fazla
Çocukluğumun Korkuları
14 Kas 2009 2 Yorum
in öykü, Deneme, Psikoloji, Serbest Yazı Etiketler:abluka, Anne, Ayfer Demirtaş, çekingen, çikolata, çocuk, Baba, bakkal, ben, cadı, canavar, cuma, dünya, elma, fırtına, gerçek, gizli, hayat, istisna, kek, koltuk, korku, korkunç, kırmızı, maske, pamuk prenses, paylaşım, saçmalık, sekiz, sıfat, telaş, Televizyon, uyku, uyumak, yaş, yumurta, şeker, İnsan
Korkunç bir Cuma günüydü. Kim korkutmuştu beni bu kadar? Daha sekiz yaşında küçücük bir çocuktum, dünyada olup bitenlerden uzaktan yakından alakam yoktu. Varsa yoksa oyun oynamaktı hayat. Büyüyünce para kazanmam gerektiğini biliyordum. Param olunca hepsiyle çikolata şeker alacaktım. Bence babam parasını doğru harcamıyordu. Parasını dünyanın en tatlı şeyine vermektense gereksiz şeylere harcıyordu bu da beni çok kızdırıyordu… Daha fazla
Sonra Çıkageldi Hayat !
19 Eki 2009 1 Yorum
in Başkaldırı, Edebiyat, Şiir Etiketler:a.tolga akpınar, Aşk, deniz, duş, güneş, gece, hayat, hüzün, karanlık, keder, mutsuzluk, sonra çıkageldi hayat, tolga akpınar, Umut, umutsuzluk, Yalnızlık, yaşam
Bulutlar lacivertin en koyusuydu !
Ben ise renksizdim …
Deniz köpürüyordu …
Ben ise durgundum!
Dinlenen en hit parça uğultuydu !
Ben ise sağırdım !
Tenimi ıslatıyordu gökyüzünün gözyaşları,
Ben ise kuruydum ! Daha fazla
Aşk Dokunur Kalplere
25 Ağu 2009 2 Yorum
in Aşk, Deneme, Edebiyat, Psikoloji Etiketler:Aşk, fatih canavaroğlu, hayat, sevgi, zaman
Aşkın vuslat çizgisini geçmiş veya sevdayı iki farklı bedenden tek bir ruha yükseltmiş istisna ve bir o kadar da müstesna kalpler de dâhil aşkın öyle boyutları vardır ki, dokunur. Bazen sersemletir, bazen serinletir. Bazen çağlar, bazen dağlar. Bazen durulaştırır, bazen durultur. Ah aşk… Dokunur. Hem de her kalbe farklı, her sevdaya farklı dokunur. Her zamanda farklı, her mekânda farklı.
Hayat
25 Tem 2009 2 Yorum
in Şiir Etiketler:alıntı, efsane, fatih canavaroğlu, gülmek, hayat, izin vermek, mutluluk, rüya, sadakat, yalan, şehir
Rüyalardan alıntıydı mutluluk,
Bir şehir efsanesiydi sadakat…
Yalandan dahi olsa
Bir kez olsun gülmeye izin vermedi hayat…
Fatih Canavaroğlu
Gidene…
16 Haz 2009 2 Yorum
in Deneme, Psikoloji, Serbest Yazı Etiketler:özgüven, bırakmak, dünya, düşünce, derya koşar, dostluk, giden, Gitmek, hayat, iyilik, kaçış, karanlık, kötülük, sevmek, siyah, sorumluluk, varlık, vazgeçmek, yaşam
Bir gecede bıraktı dünyasını. Otobüs, doğru olan buymuşcasına hızını durmadan arttırdı. Belki o da tanık oldu, gördü, işitti yaşadıklarını, onun için en iyi olanı yaptı. Hızını arttırdır.
Yan koltuktan bir ses “İyi misin?” dedi. Gördüğü gözler kıskanılacak kadar yaşama sevinci saçıyordu. Bu mutsuzluktan öyle utandı ki o gözlere mecburen “İyiyim” demek zorunda kaldı.. “İyiyim.. Teşekkür ederim..” Daha fazla
Bütün Bütüne Yok Olmadılar
20 Nis 2009 Yorum bırakın
in Deneme, Edebiyat, Psikoloji, Serbest Yazı Etiketler:acı, çocuk, büyümek, Ceza, ders, derya koşar, doğa, gülümseme, güven, güzel, hayat, his, hissetmek, Rabindranath Tagore, yanlış, yanılgı, yazmak, zaman
Çocuk büyüyor, büyüdükçe öğrendiklerinin ağırlığı, aldanışların geri sarmaları omuzları ağır ağır düşürüyor. Bütün yanılgılar alaycı bir gülümseme takınmış sırıtıyorlar. Öyle ya, hayat zaferini ilan ediyor. Bir tutam insan biriktirmişiz. Her birinin elleri avucumuzda. Eksikliğini hissettirenler var aralarında. “Olsun o kadar… Avuçlarımdaki yeter, idame ettirilmesi gereken yaşam için” diyor. Daha fazla
Biz ne ara mutluyduk, hatırlar mısın?
22 Mar 2009 Yorum bırakın
in Aşk, Başkaldırı, Felsefe, Psikoloji, Serbest Yazı, Sosyoloji Etiketler:alper akpınar, Anne, ateş, Aşk, Ölüm, Baba, Düşünmek, gökdelen, gökkuşağı, gökyüzü, hayat, kahve, kalp, kirlenmek, paylaşmak, sevgi, Sevgili, toprak, Yalnızlık, yaşam, yaşamak, zenginlik, İnsan
Gidip kendime kahve alacağım hayatım, sen de ister misin? Belki yüreğimizi yeniden ısıtmaya yardımcı olur!
Sevdiğimiz zaman gösterirdik sevdiğimizi, bir zamanlar. Annemize sarılır, öperdik yanaklarından. Babamız bizi sırtına alır gezdirirdi. O zamanlar henüz gökdelenler yoktu. Delememişti kimse göğü, ve hala bir şansımız vardı zıplayarak gökkuşağına erişmek için.
Diğer Ben
13 Mar 2009 3 Yorum
in Deneme, Felsefe, Psikoloji Etiketler:anlamak, ben, düşünce, Düşünmek, derya koşar, görmek, hayat, Nietzsche, yaşam
Küçük bir belde ki her yer yeşil. Penceremde orman. Arzu edilen yer farklı bir mekana geçiş, mekandaki rahatlığı bulma çabası, maneviyatındaki genişleme. Ve bir gülümseme.. Yakup, Belde’nin delisi. Kola ve turşudur en büyük mutluluğu. Delirmesi ve yine bir kızın bırakması, hastane bahçesinde “Hey onbeşli” diye başlaması.
Hiç düşünmemiştim, insan nasıl deli olur? Anladım ki daha çok düşünecektim insanı ve doğayı (alternatif de yoktu zaten).. Gece-gündüz, yer-gök aynıydı nasılsa. Beldenin nabzı atmıyordu ama sessizlikte acı vardı. Gençlik ve yalnızlık sindirerek yaşatıyordu her bir kareyi.
Ekip hazırlanır siren çalar giderim duvarları arasında bir santim boşluk olan tomruk eve. Teyzem başlar “İstanbul’dan çocuklarım gelecek, beni tedavi ettirecekler”.. “Evet..” derim, “gelecekler..” Bir soğanı vardı dolabında bir de ilacı… Daha fazla
Pişman mısın Nalan?
22 Şub 2009 4 Yorum
in Deneme Etiketler:akıl, özenmek, ders, fatma kılıçsoy, hayat, sevmek, yaşam, İnsan
Bir insan hatalarından ders almamaya özenle dikkat ediyorsa, buna samimiyete dayalı ilişkiler içerisinde “Mal mısın arkadaş?” denir. Matematik gibi bilgilerimize kesinlik kazandıran bir bilimde bu olaya “Sende hiç akıl yok (Sıfır).” denirken, mantık gibi bilgilerimize tutarlılık kazandıran bir bilimde ise “Hah bravo, pek bravo! Ne de güzel ibretlere gark olmuşsun öyle!” şeklinde dalga konusu edilir. Çekirdek-olojide (Egeliler buna çiğdem-oloji de derler.) ise, “Hastalık gibi bir şey abi bu.” denmesine girip kafanızı hiç karıştırmayacağım.
Peki, neyden mütevellittir ki, sonunda pişman olacağını bile bile bir olayı yapmakta kendini tekrara alırsın ey beşer? Her seferinde bir süper kahraman mı gelsin göklerden istersin, “İşte geldim buradayım Sayın Israr. Artık bu olay sizin için bir hata olmaktan Daha fazla
Bahar (II)
20 Şub 2009 Yorum bırakın
in Şiir Etiketler:alper akpınar, Aşk, çiçek, bahar, gökyüzü, güneş, hayat, hüzün, kelebek, yaşama sevinci, yağmur, Şiir, şapka, şenlik, İnsan
her bahar gelişinde,
alıp şapkamı güneşten
bir ağacın dalına atıyorum.
kelebekler uçuşuyor,
peşlerinden koşuyorum.
İzler
17 Şub 2009 Yorum bırakın
in Aşk, Deneme Etiketler:aziz alper altay, bacak bacak üstüne, beraber, bira, birlikte yürüdüğümüz, derin bir iz, hayat, iz, izler, leke, masanın ayağı, nankör, silinmek, track, tracks, yağmur
Birlikte yürüdüğümüz yollar kara büründü. Ayak izlerimiz gözlerden silindi. Ama sadece ikimiz o izleri ortaya çıkarabiliriz. Eğer istersek varlığımızın sıcaklığı o izleri gözler önüne sermeye yeter. Nerelerden geçmişiz, nerelerde beklemişiz. Özellikle benim seni beklediğim yerdeki izler çok daha belirgin. Belki de çok bekletmişsin beni. Yine de kızamam sana, çünkü birlikteydik. Beraber yarattık o izleri. Bir iz var görüyor musun? Taa ilerde, ip gibi uzayıp gidiyor. İşte o iz, sanırım hayatın ne kadar nankör olduğuna kızıp, senin de desteğinle yerdeki çöpe sinirle vurduğumda oluşmuş. Ama artık kızmıyorum hayata. Onda bir iz bıraktığım için sevinçliyim. Bak bu de senin ayakkabının izi. Karşılıklı bira içtiğimiz bardaki masanın ayağında. Bacak bacak üstüne atıp, bir haber beklercesine ritmik hareketlerle vurmuşsun. Daha fazla
Hesaplaşma..
14 Şub 2009 Yorum bırakın
in Başkaldırı, Felsefe, Psikoloji, Serbest Yazı Etiketler:Ölüm, Ölmek, hayat, hesaplaşma, Savaşçı, serhan yüksel, Tanrı, Yalnızlık, Yenilmek
“Yapabileceğim bir şey var mı ?” diye sordu Tanrı
Hayır anlamında başını salladı yorgun savaşçı
Yorgun olduğu belliydi yüzünden
Tüm kasları vücudu peltemsiydi,
Ve içinde bir yer kırgındı belliydi
“Savaşta mı oldu?” göstererek eğik kılıcı sordu Tanrı
Savaşçı bulanık gözlerini kılıcına indirdi
“Evet.. ama düşmanım onurlu değildi”
“Kimdi?”
“Hayat”
Esen ılık rüzgar saçlarını dağıtıyordu savaşçının
Ürpermesine neden oldu bu insanlara özgü biçimde
Tanrı hafifçe öne eğilerek “Hissediyor musun?” dedi Daha fazla
Beş Dakika Yaşayacaktım Gözlerinde
11 Şub 2009 12 Yorum
in Aşk, Deneme Etiketler:Aşk, beş, dakika, fatih canavaroğlu, hayat, hisset, hissetmek, sevgi, yaşam, yolcu
Bir garip yolcuydum hayatta, öyle ki hayat bir defaya mahsustu, olukça garipti ve istesen de istemesen de yolcuydun. Bir biri üzerine çöken domino taşları altında ezilerek ilerliyordum, buna zaman diyorlardı umuda göz kırpanlar. Dağları aşıyordum, önüme uçsuz deryalar çıkıyordu, suyu yarıp geçiyordum, bu defa bedbaht çöllerin kızgın kum fırtınalarına gömülüyordum. Sonrasında yağmur ormanlarında her damla silis taşı niyetine eziyordu bedenimi. Tüm mesafeler dile gelse de isminle, sen gelmiyordun. Her ölüm yeni bir ölüm doğuruyordu ve bilmiyordun izin verseydin beş dakika yaşayacaktım gözlerinde…
Neden yazıyorsun diye sorardın bazen. Bazı şairler şiir yazmaz sevdiğim. Hayattan çalarlar, hayatın onlardan çaldıklarını, olası bir körlüğün kör olası arifesinde. En mübah hırsızlık, en meşru ödeşmedir bu belki de. Ve ben ödeşemesem de gözlerinle, alçak gönüllü gülümsemelerimin altında yatan alçak bir gönlü saklayama da bakışlarım ve sen çalsan da beni her lahzada hayattan, bedenimi ele versen de teneşirlere, kelepçeleri bilezik bilsem de, ömrüm harap olsa da bukağı nöbetlerinde ben hep beş dakika yaşamak isteyeceğim gözlerinde. Daha fazla
SON YORUMLAR