28 Mar 2010
by sinestezi
in Deneme
Etiketler:ahiret, Ayna, öteki hayat, Deneme, hayat, hereafter, kadın, koku, other life, perde, rüya, screen, Sevgili, Sinan Çavdarlı, uyku
Ve kapanacak perde.
Hiç bir şey eskisi gibi olmayacak! Kapısını aralayıp girdiğimde düşlerinize, uyandığınıza lanet ederek başladığınız o günden sonra eskisi gibi olmayacak hiçbir şey.
Vazgeçtiğim her şey yeni bir vazgeçiş olarak dökülüyorken üzerime, bardaktan boşanırcasına hem de. Sesleniyorum uzaklardan hem hepinize hem hiç kimseye, belki de sadece kendime. Olmayacak diyorum olmayacak!!! Hiç bir şey eskisi gibi olmayacak. Daha fazla
21 Eki 2009
by editor
in öykü
Etiketler:a.tolga akpınar, after, an, ANASAYFA, Ayrılık, Aşk, öykü, belki, Edebiyat, expectation, 미국쇠고기, fulldizi, güzel, gelecek, genel, Hadise, hikaye, hopes, 터키, kadın, kadın gibi, later, OSE, otp банк, sevgi, sonra, tolga akpınar, Umut, yazar, 投資 股市, العاب باربي, اضحك, صور بنات فن
Sabahın erken saatlerinde kalkmıştı adam,önce yüzünü yıkadı sonra rahat olsun diye ranzadan bozup yere yaptığı yatağını düzeltti. Ne giyeceğim diye düşündü önce, sonra ceylan motifli beyaz perdesini açıp dışarı baktı,hava nasıl diye… Hava kapalı gözüküyordu,acaba soğuk muydu? Bunu anlamak için pencereyi açtı, önce kafasını çıkardı, sonra ellerini tuttu havaya, serindi biraz hava… Ama aldanmamak gerekirdi yine, çünkü adamın oturduğu evin etrafı binalarla çevriliydi ve yüksekdeydi. Daha fazla
07 May 2009
by Erkan Mercan
in Eleştiri, Makale, Televizyon
Etiketler:aile, bayan, bilim adamı, botoks, boşanma, Canlı Yayın, dedikodu, derya baykal, desti izdivaç, espri, esra ceyhan, esra erol, estetik, evlenme, gaflet, gonca akpınar, Hadise, hoca, hukuk, ilahiyat, izdivaç, kadın, kadın programı, kavga, metroseksüel, mikrofon, miras, programlar, Reklam, sabah programı, seda sayan, seviyesiz, seyirci, stüdyo, Türkiye, Televizyon, teyze, toplum, Tv, velayet, zaman, zap, zaplamak, şifa, İnsan

Sabahları evde olduğunuz vakit sakın televizyonu açıp, kanalları “zaplamak” gibi bir gaflete düşmeyin! Tabii, eğer kadın programlarına bayılmıyorsanız..!
Kendim beğendiğimden değil, sırf bunu izleyen insanlar “acaba ne buluyorlar?” diye izleme merakına kapıldım, lakin pek uzun sürmedi, süremedi!
Türlü kanallarda onlarca kadın programı ve evlenme programları türemiş ve günden güne deyim yerindeyse “amip” gibi çoğalıyorlar. İşin kötüsü kimse buna “dur!” demiyor, aksine daha çok izleyerek “reyting” denen canavarı daha da iştahlandırıp programların ekmeğine yağ sürüyorlar. Daha fazla
28 Nis 2009
by Erkan Mercan
in Uncategorized
Etiketler:alev, ateş, ağıt, Ölüm, çocuk, barbar, ben, canavar, conan, dalga, dağ, dert, dudak, fısıltı, gölge, gülümsemek, gülmek, gün, günah, günahkar, gece, hayat, iblis, intikam, kadın, kanat, karanlık, kaya, Kayıp, köy, keder, kuzey, Kuş, kırmızı, kız, kızıl, kızıl sonya, masum, masumiyet, mavi, mavi göz, melodi, ozan, rüzgar, red sonja, ruh, saç, Savaşçı, söz, serhan yüksel, Sonja, Sonya, taş, toprak, vahşi, Yalnızlık, yaşam, yemin, yetim, yosun, yıldız, zalim, zaman, zincir
Ateş yüzünü aydınlatıyordu. Gölgeler küçük iblislere dönüşerek bedeninde ve etrafında oynaşırlarken, yaktığı ateşin kalbine diktiği gözlerini yavaşça, kaldırdı.. “Çok zaman geçti” diye mırıldandı kendi kendine. Uzaklardan esen rüzgar alevin de etkisiyle iyice kırmızılaşan saçlarını hafifçe oynatıyordu. Gülümsedi bir çocuğun masumluğuyla.. Hoşuna gitmiş olmalıydı rüzgarın okşayışı. Belki annesini hatırlamıştı; dokunuşlarını. Yanından hiç ayırmadığı kılıcına baktı, kim bilir kaç kız çocuğunu yetim bırakmıştı. Aslında fazla üzüldüğü de söylenemezdi. Kim vardı ki günahsız yaşayan? Kuzeyin vahşi topraklarından ayrılalı çok olmuştu. Bir savaşçı olarak doğmamıştı ama ettiği intikam yemini tanrıların dikkatini çekmiş ve ona bu büyük yetiyi kazandırmışlardı bir gece ansızın. Daha fazla
21 Oca 2009
by liladee
in Deneme
Etiketler:aile, ayin, ayşegül engin, Aşk, çocuklar, hayatın tadı, hediye, ilişkiler, image, imaj, kadın, marka, mavi kan, Modernizm, postmodern, Sevgili, Sinestezi, şehirler
Kafamda yazılan “reçete” şudur:
Modernizmin Camii kapısına bıraktığı bazı “getirileri” bünyeden henüz hiçbir güç götürememiştir. Yani, zamanı ve mekanı parçalamaktan kendine “hediye edeceği” tek dakikası kalmaz elinde. Her şey çok hızlı, çok düzenli olmalıdır. İş, şehirler, sevgili, aile, hatta çocuklar bile zaman için sıraya girer. Hepsinin “zamanı” vardır. Program dahilinde yürümesi gerekir her şeyin. Çünkü artık, kariyer zamanıdır, başarı zamanıdır ve hayatın her dakikasına bir aktivite sığdırma zamanıdır.
Ama diğer yandan, modernizm sürecinde sürüne sürüne öyle bir hale gelmiştir ki bu insan evladı, sonunda dünyayı, kendisine sunulan imajlar dışında anlayamaz, anlamlandıramaz. “Hayatın tadı” vardır artık misal. Özeti şudur: Artık “imaj” önemlidir. (Modernizm fonksiyona yöneliktir. Süsler, karmaşalar ve bin tane anlam yüklenen her ne varsa terk edilmiştir zamanında. Aslında gerçek anlamda “Modern İnsan”: Sadedir.)
Daha fazla
SON YORUMLAR