13 Nis 2010
by editor
in Edebiyat
Etiketler:2010 dünya başkenti, a.tolga akpınar, Alparslan Tolga AKPINAR, ayasofya, çengelköy, üsküdar, başkent, bebek, beykoz, beyoğlu, beşiktaş, boğaz, boğaziçi, dolmabahçe, eminönü, estanbul, harem, imparatorluk, istanbul, istiklal, istinye, kabataş, Kadıköy, kapalıçarşı, konstantin, kuleli, kız kulesi, marmara, nişantaşı, osmanlı, sultanahmet, taksim, tolga akpınar, topkapı, yeditepe, yerebatan sarnıcı, Şiir, şişli
Harem’de içinde sıla olan bir bavulsun.
Dolmabahçe’de denizin köpük sıçrattığı bir sandalyesin.
Beşiktaş’ta bir büfesin, içinde simit satılan…
Şişli’de eski bir apartman dairesisin, içinde mazi oturan.
İstanbul; İstiklal’de bir melodisin, yabancı ellerin kemanından…
Ya da bir yağlı boya tablosusun, metroda sergilenen,
Ve içinde her boyanın renginden bir damla bulunan…
Her taşına milyonlarca adım basılan bir arnavut kaldırımısın aslında… Daha fazla
26 Şub 2010
by editor
in Aşk, Edebiyat, Şiir
Etiketler:a.tolga akpınar, Alparslan Tolga AKPINAR, ateş, Aşk, can-u ten, haşrolmak, kelebek, kelebek ile mum, Mesnevi, Mevlâna, mum, pervane ile mum, sufi, sufism, tolga akpınar, yanmak, Şems, şem-u pervane, şem-u vû pervane
Ben bir pervaneyim mum’ u arıyorum.
Mum’ un nûr’una kanat çırpıyorum.
Maksadım aydınlanmak değil nûrdan …
Yanmak için can atıyorum.
Can bir değil mi, canımı cana katmak istiyorum.
Kanat çırpmak zor değil…
Zor olan kanadı çırpıp da nûr’a varamamak.
Zor olan mum’a varıp da nûrda yanamamak.
Bir olan can’ a haşr olamamak.
İman ile gayret varsa bir işte,
Sonu mum’ a kavuşmaktır işte
Kavuşmakla bitmez ki sadece işte …
Mesele yanmaktır mum’ un fitilindeki ateşte …
Mum da yanan ateş tanıdıktır.
Ayrılmış candaki bir kıvılcımdır.
Kıvılcımın kaynağı mum daki kaynaktır.
Haşrolmak ise kaynakta yanmaktır… Daha fazla
09 Şub 2010
by editor
in Biyografi, Edebiyat, Kültür, Makale
Etiketler:a.tolga akpınar, arapça, Aşıkpaşa, Baba İlyas, Babailer, Fakrname, farsça, Garibname, Karamanoğlu, Karamanoğlu Mehmet Bey, Karamanoğulları, Kırşehir, Maarifname, Manisa Muradiye Kütüphanesi, Masnawi, Mesnevi, Mevlâna, Osman Gazi, Osmanlı Devleti, Risale Fi Beyani’s-Sema, Roma Biblioteca Eananatence Turca, Selçuklu Devleti, Sinestezi E Dergi, Türk diline kimesne bakmaz idi, Türkçe, tolga akpınar, Vasf-i Hal
(d.1272-ö.1333),
Bir avazdır Aşıkpaşa. Türkçenin küçümsendiği ve fars şovenizminin etkisinde kalınarak halkın konuştuğu dil olan Türkçe’ nin sarayda konuşulmadığı bir dönemde Garibname adlı eserini yazarak Türkçe’ nin önemini vurgulamış ve saray’ da türkçe konuşulması gerektiğini vurgulamıştır. Arapça ve Farsça’ nın resmi dil olarak kullanılmasına ilk tepki Karamanoğlu Mehmet bey tarafından gösterilmiştir. Karamanoğlu Mehmet Bey’ in öncülüğünü ettiği “Türkçeçi hareketine” Mevlana Celaleddin-i Rumi’ nin oğlu Sultan Veled ve ünlü düşünür Yunus Emre de destek vermiştir. Ancak en ateşli destek Aşıkpaşa tarafından verilmiştir. 12.000 beyitten oluşan Garibname adlı eserinde büyük ölçüde Türkçe dilini kullanmış ve türklükle alakalı tasavvufi şiirler yazmıştır. Garibname adlı eseri “Türkiye Türkçesi İle Yazılmış İlk Edebi Eser” olarak tarihte yerini almıştır.
Moğol istilasından kaçıp Türkistan’ dan Anadolu’ ya gelen Babai tarikatının kurucusu olan Baba İlyas’ ın torunu olan Aşıkpaşa Kırşehir ilinde doğup burada ikamet etmiştir. Aynı zamanda tımarlı sipahi olan Aşıkpaşa mutasavvıf bir aile geleneğini devam ettirmiştir.
Aşıkpaşa o dönemde konuşulan önemli diller olan Arapça, Farsça ve Ermenice dillerini iyi bildiği halde Garibname adlı eserini bir başkaldırış olarak yazdığı için türkçe yazmıştır. Esere Garibname adını vermesinin sebebi ise o dönemde türkmenlerin mazlum olduğunu belirtmek istemesinden kaynaklanmaktadır. Daha fazla
08 Şub 2010
by editor
in Başkaldırı, Şiir
Etiketler:a.tolga akpınar, Ağlamak, gözyaşı, hüzün, Sinestezi E Dergi, Tereddüt, tolga akpınar, Şerefsiz, Şiir
Şimdi dokunun bana,
şimdi ağlayayım …
Söz veriyorum bin âh işitmeyeceksiniz.
Dokunsanız ağlarım, istediğim de bu zaten.
N’olur dokunun bana, derdimi dökeyim sağa sola …
Bu sefer gözlerim konuşacak, döktüğü yaşlarla …
Hıçkırırarak değil, sessizce bir köşede ağlayayayım.
Yeter ki dokunun bana, dokunun da sebep olsun.
Asıl sebeplerin gücü yetmiyor ağlamama,
Dostun dokunması sebep olmazsa …
Onun için n’olur dokunun bana, dokunun da ağlayayım.
Dokunsanız ağlarım, yüreğimi falan dağlarım …
Dağlanmamış yürek ne gerek bana …
Sağ gözüm yaşardı, sol gözüm tereddütte,
Ağla ulan işte, sende ağla, nazın kime?
Zaten tereddüt değil mi şerefsizlik yapan …
Gözlerimi bakmasınlar diye kışkırtan…
Cesur olun ulan, ağlanacak yerde ağlayın!
Gülünecek yerde gülün, ama şimdi ağlayın!
Hem ağlamayan göz ne gerek bana! Daha fazla
01 Şub 2010
by editor
in Biyografi, Haber, Müzik
Etiketler:7 den 77 ye, a.tolga akpınar, Alparslan Tolga AKPINAR, Anadolu Rock, Aynalı Kemer İnce Bele, Baba Bizi Eversene, barish mancho, BARIŞ MANÇO ÇOCUK KOROSU, Barış Manço, Barış Manço Rock Derneği, bugün bayram, dağlar dağlar, gülpembe, Harmoniler, Kafadarlar, Karamanço aşireti, Kurtalan Ekspres, L'Alba, Mançoloji, progresif rock, rock, Sinestezi E Dergi, The Folk 4, tolga akpınar, Yediden Yetmiş Yediye
2 Ocak 1943′ de İstanbul’ da dünyaya Barış geldi. İnsanların sevdiği, saygı duyduğu bir sanatçı gelmişti dünyaya. Japonya’ dan Amerika’ ya kadar, dünya daki her milletin sevgisini ve takdirini kazandı. Kara Sevda dedikleri bu olmalıydı. Türkiye’ nin dışarıdaki en iyi elçilerinden biriydi o. Barış Manço 80-90 arasında dünyaya gelmiş tüm çocukların da en sevdiği ağabeyleriydi. Diş fırçalamayı, süt içmeyi, insan olmayı öğreten bir ağabeydi. Öyle işlemişti ki içerimize, onsuz bir haftasonu olamazdı. Haftasonları sabahında kahvaltı yaparken onu izlerdi o çocuklar.
Televizyonun temiz tarafıydı Barış Manço. O dokunabilecek kadar yakın ve sevgi duyulandı ama o kadar da büyüktü ki ulaşılamaz bir dağ tepesi gibi mağrurdu. Babannemizi daha çok sevdik Süper Babanne ile, Eşekler arkadaşımız oldu Arkadaşımız Eşek dedik onun dilinde, Okumayı onla öğrendik ve hayvanları tanıdık sayesinde, armudun iyisini ayılar yermiş meğer.Hasta olduğumuzda nane, limon kabuğu, bir tutam da zencefili karıştırıp iyileşmeyi öğretti bize. Domates, biber, patlıcan en güzel onun söylediği gibi bir arada söylenirdi. Paylaşmayı öğretti “Yediden Yetmiş Yediye” Acıhda Bağa Vir diyerek. Kol düğmelerimizi iliklerken aklımızda hep o oldu. Gül Bebeğim ve Gülpembe unutulur mu hiç? Bayram sabahlarında uyandı çocuklar erkenden, senin sözlerini dinleyip “Bugün bayram erken kalkın çocuklar” demiştin ya, en güzel giysilerini sen söylediğin diye giyindiler. Daha fazla
19 Oca 2010
by editor
in Aşk, Şiir
Etiketler:a.tolga akpınar, Alparslan Tolga AKPINAR, Ayrılık, ayrılık şiiri, Aşk, firari, ihanet, katil, merhaba katil, sevda, Sinestezi E Dergi, sokak, tolga akpınar, yağmur, Şiir, şarkı

Merhaba en azılı günlerimin firari katili,
Sen yokken şiirler, şarkılar yazdım sana dair, senle ilgili
Şehir sokaklarında dolaştım, kaldırımlarda aradım seni.
Sen ise üzerime yağdın, sevdalı yağmurlar çiseledi seni.
Sen sevdalı yağmurların çiselediği ıslaklıktın…
Gözlerin miydi gökyüzü, yoksa gökyüzü gözlerin miydi.
Bakamadım, gözyaşların gözüme akıyordu… bakamadım…
Şimdi nerdesin nerelerdesin, hangi masum günlerin izindesin?
Katlettiğin günlerimin cezasını hangi zindanlarda çekmektesin ?
Yoksa masum günler katletmeye devam mı etmektesin? Daha fazla
16 Oca 2010
by Erkan Mercan
in Şiir
Etiketler:a.tolga akpınar, Alparslan Tolga AKPINAR, Ayrılık, öfke, bağımsız, dünya, dinle, gözyaşı, hüzün, intikam, keder, korkunç, lüzumsuz, pişmanlık, sert, Sinestezi E Dergi, tepki, tolga akpınar, umarsız, yalan, yumruk, şarkı, İnsan

Hüzünlüyüm yine, hüzünlü şarkılar dinliyorum…
İçinde gözyaşı olan şarkılar, içinde keder, içinde ayrılık olan…
Ve ayrıca öfke, pişmanlık, intikam falan filan…
Hüzünlüyüm, hüzünlü şarkılar dinliyorum faydası olmayan.
Dinliyorum, sadece dinliyorum gerisi yalan… Daha fazla
14 Oca 2010
by editor
in Başkaldırı, Mektup
Etiketler:a.tolga akpınar, Alparslan Tolga AKPINAR, hayat, hayata mektup, hüzün, isyan, Mektup, serzeniş, Sinestezi E Dergi, tolga akpınar
Merhaba Hayat!
Seni yaşamak zorundayız, sende bize biraz iyi davransan … Biraz daha makul olsan ne olur? Hayat seni mahvetmek istiyorum bazen, sana olabildiğince zarar vermek istiyorum. Ama bir bakıyorum ki; aslında zararı kendime veriyorum. Bu kadar kahbesin bazen…
Karşımda bir silüetin bile yok, küfürler edecek, yumruklar vuracak, zarar verip bir parça hıncımın alınmasına katkıda bulunacak bir silüetin bile yok… Daha fazla
09 Oca 2010
by editor
in Eleştiri, Makale, Sanat, Serbest Yazı, Sinema
Etiketler:Abdullah Düğer, Adem ERBOĞA, Ahi Evran Üniversitesi, Alparslan Tolga AKPINAR, Ankara Caddesi, Aşıkpaşa Mahallesi, Cinema, Erhan YEĞİN, Film, Kayseri, Kırşehir, Mahmut Bulut, Mehmet ERSAMATLI, Murat Mutullah KÖSE, Samet ÇAKIR, Sinema, Sinestezi E Dergi, tolga akpınar, Veli AKKUŞ, Yalçın TAMER, Yasin ÇİFTÇİ, Şükrü FİDAN, Şeytanın Kölesi, İbrahim ASLAN
Türkiye’ nin tam ortasında, İç Anadolu’ nun da ortasında, Kayseri ve Kırşehirde yeni bir sinema filminin çekimlerine başlandı. İşin ilginç tarafı bu film sponsorsuz, desteksiz bir biçimde Ahi Evran Üniversitesi Sınıf Öğretmenliği Bölümü 2. Sınıf öğrencilerinin tamamen kendi imkanları ile çekime başlandı.Filmin yönetmeni, oyuncuları ve tüm ekibi Ahi Evran Üniversitesi öğrencisi. Kara mizah tarzındaki filmin senaryosu Abdullah Düğer tarafından yazıldı, Abdullah Düğer aynı zamanda filmin yönetmeni. Daha fazla
25 Ara 2009
by editor
in Şiir
Etiketler:Alparslan Tolga AKPINAR, anlamsız, çaba, çaresiz, üzüntü, beddua, cesur, dünya, düşünce, düşman, dost, dur, fikir, göz, güç, gel git, git, hayat, huzur, kaçmak, karar, keder, kıta, lanet, merhamet, nafile, sessiz, sinsi, suskun, tebessüm, tolga akpınar, umarsız, umursamak, Umut, vurgun, yalnız, Yalnızlık, yalvarmak, zaman, zevk
Yine vurgunlardayım, gel gitler değiyor içime
Suskunum, sonucu olmayan fikirler yürütüyorum
Düşüncelerim de sessiz dilim gibi, bir o kadar çaresiz
Üzüntülerim anlamsız, üzüntülerim yalnız.
Cesur düşmanları var dermanımın, cesur ve düşman.
Kederlerime merhamet etmez onlar, merhametsizdirler.
Umurlarında olmaz tebessümler, yarına olan umutlar.
Zevkleri huzur bozmak, umarsız bırakmaktır.
Hayatın umarsızlığı, umarsızlığın hayatıdır onlar. Daha fazla
17 Ara 2009
by editor
in Aşk, Biyografi, Felsefe, Haber, Kültür, Serbest Yazı, Tarih, Şiir
Etiketler:17 aralık 2009, 736. Şeb-i Arûs Törenleri, afganistan, Alparslan Tolga AKPINAR, Aşk, belh, Bozkırın Tezenesi, Elif Şafak, garip, konya, Kırşehir, Masnawi, Mesnevi, Mevlâna, Mevlânâ Celaleddin-i Belhi Rumi, Mevlânâ Celaleddin-i Rumi, Muhammed Celaleddin-i Rumi, Neşet Ertaş, Shams, tolga akpınar, مولانا جلال الدین محمد رومی, Şems, Şems-i Tebrizi
Bugün Şeb-i Arûs, bugün ruhunu dünyada Yaradana adayanların düğün günü… Mevlâna Celaleddin-i Rûmî, bundan tam 736 yıl önce Konya’ da gözlerini dünya hayatına yumup, ebedi hayata açmıştır. Mevlânâ Celaleddin-i Belhi Rumi ölüm gününü düğün günü olarak betimlemiş ve şu sözleri bir gazelinde söylemiştir;
“Öldüğüm gün tabutum götürülürken, bende bu dünya derdi var sanma…
Benim için ağlama, yazık, vah vah deme; Şeytanın tuzağına düşersen, o zaman eyvah demenin sırasıdır,
Cenâzemi gördüğün zaman firâk, ayrılık deme,
Benim kavuşmam, buluşmam işte o zamandır,
Beni toprağa verdikleri zaman, elvedâ elvedâ demeye kalkışma,
Mezar, cennet topluluğunun perdesidir. Daha fazla
02 Ara 2009
by sinestezi
in Başkaldırı, Şiir
Etiketler:a.tolga akpınar, Alparslan Tolga AKPINAR, Anne, Ölmememiz için yardım etseler ya!, çocuk, Baba, bebek, ezan, facebook, Filistin, Filistin Şiirleri, fkö, Gaza, Gaza On Attack, gaza song, Gazze, gazze ile ilgili yazılmış yazı, Gazze Şiirleri, hamas, israel, middle east, ortadoğu, Palestine, tolga akpınar, vatan, we will not go down, Yaser Arafat, İsrail
Dışarıdan sesler geliyordu!
Daha önce hiç duymadığım sesler!
Annemin karnındaydım, en güvenilir yerdeydim.
Ama dışarıdan sesler geliyordu, hiç duymadığım.
Ben en çok ezan sesini severdim.
Her gün beş defa dinlerdim.
Sonra o ses de sustu.
Önce bir gürültü duyuldu, sonra ezan da sustu. Daha fazla
29 Kas 2009
by editor
in Eleştiri, Sinema
Etiketler:Alparslan Tolga AKPINAR, Çok Güzel Hareketler Bunlar, Bad Santa, Büşra Pekin, BKM Mutfak, Caner Alkaya, Cezmi Baskın, Christmas, Erdal Tosun, Ersin Korkut, Eser Yenerler, Fatma Murat, Gözde Kansu, Kırşehir Şivesi, Murat Eken, Neşeli Hayat, Noel Baba, Oğuzhan Koç, Rıza, Rıza Akın, Sinan Bengier, Sinema, Sinestezi E Dergi, tarkan, tolga akpınar, Yılmaz Erdoğan, Zeynep Koç, İç Anadolu
BKM Mutfak oyuncularının oynadığı bir Yılmaz Erdoğan yapıtı olarak karşımıza çıkan Neşeli Hayat filmi her nedense Kemal Sunal filmlerini hatırlattı. Bazılarına Bad Santa filmini de hatırlatan bu kara mizah filmin gösteriminin bayrama denk getirilmesi de izlenme oranı açısından sıkıntı çekmeyeceğini gösterdi.
——-bundan sonrası filmin konusu ile ilgili bilgi içeriyor olabilir——-
Yine BKM Mutfak oyuncuları tarafından hazırlanan “Çok Güzel Hareketler Bunlar” adlı tiyatro programından aşina olduğumuz oyuncuları bir sinema filminde ilk defa izleme fırsatı bulduk. Bazılarının sinema için biçilmiş kaftan, bazılarının ise ‘sen tiyatro yap, sinemaya bulaşma’ diyeceğimiz oyuncu türlerinden olduklarını gördük. Daha fazla
29 Kas 2009
by editor
in Eleştiri, Sinema
Etiketler:Alparslan Tolga AKPINAR, Avukat Ayşe, Bülent Fuat Aras, Cüneyt Arkın, Cem Ersever, Film, fragman, Glaido, Holywood, Kurtlar Vadisi Gladio, Memati, Musa Uzunlar, Necati Şaşmaz, Polat Alemdar, Sinema, Sinestezi E Dergi, Türk Sineması, The Godfather, tolga akpınar, İskender Büyük

Türkiye’nin yakın tarihi ile alakalı mesajlar vereceğini daha film çıkmadan fragmanlarında duyuran Kurtlar Vadisi Gladio filmi, gerçekçi mesajlar bekleyen seyircilerini hüsrana uğrattı. Gladio’ nun ikinci adamının Bülent Fuat Aras adında eski bir subay olduğunun ve bu subayın Amerika Birleşik Devletleri’nin emrinde olduğunun filmde yankılanması, film ile alakalı olarak ‘gerçek mesajlar veriyor, Kurtlar Vadisi aslında gerçek olayları anlatıyor‘ diyenleri yanıltıcı çıkardı. Çünkü Bülent Fuat Aras ismi yakın tarihte yaşamış hiçkimseyle özdeşleşmiyordu.
—Bundan sonrası filmin konusu ile ilgili bilgi içeriyor olabilir— Daha fazla
23 Kas 2009
by editor
in Aşk, Edebiyat, Şiir
Etiketler:ahcar, al da git, Alparslan Tolga AKPINAR, avaze, Ayrılık, Aşk, Âfitab, Âvâz-ı ra`d u sâika, buse, dîde-i giryân, dehr, Edebiyat, eşkâl, güftar, hande, hüzn, memâlik-i huzur, nazım, nesir, rüzgar, Sevgili, tolga akpınar, yar, zerre-i miskal, zulmet, Şiir, şair
Şimdi sen gidiyorsun, git.
İzin silinsin bıraktığın yerdeki.
Kokunu rüzgar götürsün gittiğin yere.
Geçmişini, geleceğini al da git !
Utanmaz gülücüklerin de gitsin seninle,
Kalmasın hafızamda zerre-i miskalin.
Handelerini rûzgâr götürsün gittiğin yere.
Zerre-i miskalini hafızamdan al da git.
Rüyalarımda bile görmeyeyim seni,
Silinsin eşkâlin belleğimden.
Zulmetler götürsün eşkâlini gittiğin yere.
Eşkâlini belleğimden al da git! Daha fazla
03 Kas 2009
by editor
in Bilim, Haber, Hayvan Tıbbı, Mizah, Sağlık, Televizyon
Etiketler:cow flu, Domuz Gribi aşısı, domuz gribi ile ilgili yazı, ekşi sözlük, facebook, France, gribal enfeksiyon, grip, h1 n1, h5 n1, influenza, komik yazı, kuş gribi, mal gribi, Osman Jorgensen, osmanville, tolga akpınar, uludağ sözlük, vache contre la grippe, zamane sözlük

Osman Jorgensen‘ den gündemi sarsacak bir yazı daha !
Fransa’ nın kuzey batısında yer alan ve mülkiyeti bana ait olan Osmanville adlı kasabamda yaşanan elim bir olayı siz soydaşlarıma ve bu vasıta ile dünya medyasına ilk defa buradan aktarmak istiyorum. Zira bu olay duyulduğunda eminim çeşitli önlemler alınacak ve belki de benimde sponsorluğumda Mal Gribi aşısı üretilecektir. Bu yaşanan elim vaka’ nın ciddiyeti nedeniyle bir an önce sizlere aksettirmek istiyorum.
Efendim yaşamış olduğum kendime ait kasabada bulunan dolayısıyla kendime ait çiftlikte sabah 9.00 sıralarında ben bahçede Fransız Ulusal Medya temsilcilerine brunch partisi verirken yardımcım yanıma geldi. Daha fazla
27 Eki 2009
by editor
in Eleştiri, Makale, Mizah, Sosyoloji
Etiketler:ekşi sözlük, Eleştiri, ezel, facebook, facebook analizi, Hadise, komik yazı, lafmacun, Mizah, Osman Jorgensen, post modern, tarkan, tholga, tholgareloaded, tikky, tolga akpınar, toplum, uludağ sözlük, zamane sözlük

Müthiş bir Osman Jorgensen Yazısı;
Yıllar önce insanlar birbirlerini, bayramlarda seyranlarda, düğünlerde ve benzeri toplantılarda görürler, en güzel elbiselerini sergileyip, ucuz ama çok kokan parfümlerini birbirlerine kokuturlardı. giydikleri elbiseler ve saçlarına başlarına verdikleri şekillerle birbirlerine imajlarını kanıksatırlardı.
+ ay hayriye ne kadar sosyetik öyle…
– kemik çerceveli gözlük takmış ne kadar entelektüel…
gibi… Daha fazla
27 Eki 2009
by editor
in Haber, Makale, Televizyon
Etiketler:ans, az tv, azad azerbaycan, Azadlıq, Azadlıq.az, Azadlıq” qəzetinin rəsmi internet səhifəsi, Azerbaycan, Azərbaycan, Heydər Əliyev, ictimai tv, Sinestezi E Dergi, Türkiyə, tolga akpınar, Xəbər, İlham Aliyev, İlham Əliyev
Azerbaycan bağımsızlığına kavuştuğundan beri orada yaşayan soydaşlarımızla alakalı meraklarımızı gidermek için yıllardır bir haber kaynağı aradık. O zamanlarda Azerbaycan’ ın Türkiye’ ye ulaşabileceği bir yayın veya haber organı olmadığı için Türk gazete ve televizyonları bize bu konuda yardımcı oldu.
Daha sonra Türksat aracılığıyla ekranlarımıza düşen Azeri kanalları (ANS, AZ TV, İCTİMAİ TV, AZAD AZERBAYCAN vb.) bilgi alma ihtiyacımızı giderdi. Fakat iş hayatının verdiği yoğunluktan dolayı artık haberi internet vasıtasıyla alma ihtiyacımız bizi haber sitelerine yönlendirdi. Daha fazla
23 Eki 2009
by editor
in Bilim, Felsefe, Makale, Psikoloji, Serbest Yazı
Etiketler:a.tolga akpınar, beyin, brain, düşünce, düşünceyi yansıtmak, Düşünme, Düşünmek, güzel sözler, intelligence, popüler, Sinestezi E Dergi, think, thinkings, thought to reflect, tolga akpınar, Yaratılış, zeka, פּאָרנאָ, الإباحية

Üstteki başlık kimilerine anlamının bile düşünülmesi yorucu gelebilir.
Fakat biz insanlar bazı gereklilikleri yerine getirmek zorundayız! Yüce ALLAH biz insanları yaratırken diğer canlılardan daha farklı yaratmış ve beyin mekanizması içinde düşünme yetisi vermiştir. Biz insanlar bu farklılığı ve kabiliyeti iyi kullanmalıyız
Düşünce yetisi insanın yaratılışından beri anlamı çözülmeye çalışılan konulara ışık tutmuştur! Düşünce; insanın yaşadığı süre zarfında,dışarıdan algılamış olduğu,algıladığı ve de algılayacağı şeylerin yanısıra algılayamadığı fakat kurguladığı şeylerin üzerine yorum getirerek ilerleme metodudur. Daha fazla
21 Eki 2009
by editor
in öykü
Etiketler:a.tolga akpınar, after, an, ANASAYFA, Ayrılık, Aşk, öykü, belki, Edebiyat, expectation, 미국쇠고기, fulldizi, güzel, gelecek, genel, Hadise, hikaye, hopes, 터키, kadın, kadın gibi, later, OSE, otp банк, sevgi, sonra, tolga akpınar, Umut, yazar, 投資 股市, العاب باربي, اضحك, صور بنات فن
Sabahın erken saatlerinde kalkmıştı adam,önce yüzünü yıkadı sonra rahat olsun diye ranzadan bozup yere yaptığı yatağını düzeltti. Ne giyeceğim diye düşündü önce, sonra ceylan motifli beyaz perdesini açıp dışarı baktı,hava nasıl diye… Hava kapalı gözüküyordu,acaba soğuk muydu? Bunu anlamak için pencereyi açtı, önce kafasını çıkardı, sonra ellerini tuttu havaya, serindi biraz hava… Ama aldanmamak gerekirdi yine, çünkü adamın oturduğu evin etrafı binalarla çevriliydi ve yüksekdeydi. Daha fazla
19 Eki 2009
by editor
in Başkaldırı, Edebiyat, Şiir
Etiketler:a.tolga akpınar, Aşk, deniz, duş, güneş, gece, hayat, hüzün, karanlık, keder, mutsuzluk, sonra çıkageldi hayat, tolga akpınar, Umut, umutsuzluk, Yalnızlık, yaşam

Bulutlar lacivertin en koyusuydu !
Ben ise renksizdim …
Deniz köpürüyordu …
Ben ise durgundum!
Dinlenen en hit parça uğultuydu !
Ben ise sağırdım !
Tenimi ıslatıyordu gökyüzünün gözyaşları,
Ben ise kuruydum ! Daha fazla
28 Eyl 2009
by editor
in Ekonomi, Haber, Makale, Serbest Yazı
Etiketler:ABD, Alparslan Tolga AKPINAR, Amerika Birleşik Devletleri, Argentina, Australia, Bankacılık, Brazil, China, Ekonomi, ekonomik kriz, Europan Union, Finans, G 20, G 8, Gelişmekte Olan Devletler, Gelişmiş Devletler, IMF, India, Mexica, Pennsylvania, Pittsburgh, Saudi Arabia, South Africa, South Korea, tolga akpınar, Turkey, USA, World Bank, İndonesia
Birleşik Devletlerin Pennsylvania eyaletinin Pittsburgh şehrinde 25 Eylül’ de düzenlenen G 20 zirvesinde birtakım kararlar alındı. Bu kararlar globalleşmeye yön veren önemli kararlar olarak karşımıza çıkıyor. Daha önceleri G-7 veya G-8 olarak bilinen Dünyanın Gelişmiş Ülkeleri’ nin bir araya geldiği ve dünya devlet ve halkları adına önemli kararlar aldıkları kuruluşun yerini artık Pittsburgh’ da açıklanan sonuç bildirgesiyle G-20 aldı. G-20 ise G-7 veya G-8′ den farklı olarak, dünyanın gelişmekte olan ülkeleri; Türkiye, Hindistan, Brezilya, Arjantin, Suudi Arabistan, Meksika, Güney Afrika, Güney Kore, Çin, Avustralya, Endonezya ve Avrupa Birliği Dönem Başkanı ve Avrupa Merkez Bankası Başkanı ‘ nın da katılımıyla oluşan 20’ ler grubudur.
Daha fazla
04 Nis 2009
by editor
in Bilim, Ekonomi, Makale, Tarih
Etiketler:15 Kriz, 1929 Krizi, 1946 Krizi, 1954 Krizi, 1958 Krizi, 1969 Krizi, 1974 Krizi, 1978 Krizi, 1980 Krizi, 1986 Krizi, 1988 Krizi, 1989 Krizi, 1991 Krizi, 1994 Krizi, 1998 Krizi, 2001 Krizi, ekonomik kriz, Merkez Bankası, Tarih, Türkiye de Ekonomik Krizler, Türkiye Ekonomisi, tolga akpınar

ÖNEMLİ UYARI: LÜTFEN AŞAĞIDAKİ YAZIYI KAYNAK VE YAZAR İSMİ BELİRTMEDEN BAŞKA BİR PLATFORMDA YAYINLAMAYINIZ! HER HAKKI SAKLIDIR!
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde 15 ekonomik kriz geçirmiştir. Bu krizlerin bazıları dış etkenlerden dolayı bazıları da iç etkenlerden dolayı olmuştur.Türkiye de bazı dönemlerde görülen krizler dünyada ki krizlerle bağlantılı olmuştur.
Türkiye de belirli aralıklarla krizler olurken ekonomi yönetimi çoğunlukla beceriksiz uygulamalarda bulunmuş bazen de siyasilerin etkisi altında popülizm yapmışlardır.
Ekonomik göstergeler çok kısa dönemlerde istikrarlı büyümüştür. Bunun dışında ekonomi de ve ekonomik göstergelerde uzun dönemli istikrar gözlenememiştir. Daha fazla
04 Nis 2009
by editor
in Bilim, Ekonomi, Makale, Tarih
Etiketler:1998-1999 ve 2001 Krizleri, 56.Hükümet, 57.Hükümet, Ahmet Necdet Sezer, ANAP, Anayasa Kitapçığı, Ağustos Depremi, Bülent Ecevit, Düzce Depremi, deflasyon, Devlet Bahçeli, DSP, Dış Borç, ekonomik kriz, enflasyon, IMF, Kemal Derviş, Mesut Yılmaz, MGK, MHP, Politika, Resesyon, Süleyman Demirel, Türkiye de Ekonomik Krizler, Türkiye' de Ekonomik Krizler - 1994, TBMM, tolga akpınar, Uğur Mumcu, İç Borç
ÖNEMLİ UYARI: LÜTFEN AŞAĞIDAKİ YAZIYI KAYNAK VE YAZAR İSMİ (A.Tolga Akpınar) BELİRTMEDEN BAŞKA BİR PLATFORMDA YAYINLAMAYINIZ! HER HAKKI SAKLIDIR!
1991 Ekonomik Krizinin ardından ülkemizde 2008 yılına kadar 3 büyük kriz daha oldu. Bu krizlerin daha önceki ekonomik krizlerden pek bir farkı yoktu. Aşağıda 1994, 1998 – 1999 ve 2001 Ekonomik Krizleri hakkında detaylı bilgileri bulacaksınız;
1994 Krizi
Kisa süreli ama çok şiddetli oldu. Kriz 1993 sonlarında başlayıp 1994’te patladı.
İçeride zaten üst üste iki yıldır sürmekte olan temel dengesizliklerin üzerine Avrupa para piyasasındaki kargaşanın eklenmesi krizi tetikledi.
1994 tam bir felaket yılı oldu. Toplam net sermaye çıkışı 4.2 milyar dolara vardı. Daha fazla
18 Mar 2009
by editor
in Ekonomi, Makale, Tarih
Etiketler:1986 Krizi, 1988 Krizi, 1989 Krizi, 1991 Krizi, 24 Ocak Kararları, Bavul Ticareti, bütçe açığı, borç, Darbe, döviz, döviz rezervi, deflasyon, devalüe, dış ticaret açığı, economic cris, ekonomik buhran, ekonomik kriz, enflasyon, erzincan depremi, GSYİH, körfez krizi, körfez savaşı, kredi, milyar dolar, Rusya, Sanayi, Süleyman Demirel, SSCB, stagflasyon, tasarruf, Türki Cumhuriyetler, tolga akpınar, Turgut Özal, Yıldırım Akbulut, İşsizlik, ırak savaşı
ÖNEMLİ UYARI: LÜTFEN AŞAĞIDAKİ YAZIYI KAYNAK VE YAZAR İSMİ BELİRTMEDEN BAŞKA BİR PLATFORMDA YAYINLAMAYINIZ! HER HAKKI SAKLIDIR!
Kamu harcamalarındaki anormal artışlar, darbeler, kamu sektörünün hızlı büyümesi ve bunun yanı sıra özel sektörün yerinde sayması, ülkede meydana gelen depremler, terör eylemlerinin artması ve de Körfez Savaşı bu üç krizin başlıca sebepleridir. Aşağıda 1986,1988-1989 ve 1991 ekonomik krizleri hakkında temel bilgiler sunulmuştur;
1986 Krizi
1980 Krizinden sonra,darbenin de etkisiyle hazırlanan 24 Ocak Kararları uygulamaya konuldu. Kararlar neticesinde ihracat oranları arttı. 1978 yılında 2,3 milyar dolar olan ihracat 1983 yılında 5,7 milyar dolara çıktı.
Turizm gelirleri 261 milyon dolardan 283 milyon dolara çıktı. Daha fazla
09 Mar 2009
by editor
in Coğrafya, Deneme
Etiketler:ahşap direk, araba, atlılar, dağlar, doğa, elektronik, gök, kağnı, Kürkçü dükkanı, mekanik, ovalar, siyah kablo, tabiat, teneke yığını, tolga akpınar, yeşil, yol hikayesi
Dağlar sıralanmış, sağıma bakıyorum dağ, soluma bakıyorum dağ. Kar ise üzerlerini örtmüş üşümesinler diye, bembeyaz bir battaniye gibi. Göğe bakıyorum, ağlamaklı lacivertlerin en koyusu. Dağ kenarlarındaki ovalar ise yemyeşil…
Ovaların üzerinde yemyeşil otlardan başka üzerinde siyah kablolar taşıyan yeşil ahşap direkler çarpıyor gözlerime. O ahşap direkler bir zamanlar yeşil yaprakları altında insanların gölgelendiği birer canlıydılar oysa. İnsan merak ediyor doğrusu bu ahşap direkler ve üzerinde taşıdıkları siyah kablolar hangi coğrafyada başlayıp hangi coğrafyada bitiyor. Bir ahşap direğin üzerindeki kabloyla medeniyeti bir yerlere taşıdığını düşünmek heyecan veriyor insana… Daha fazla
20 Şub 2009
by editor
in Ekonomi, Tarih
Etiketler:1969 Krizi, 1974 Krizi, 1978 Krizi, 1980 Krizi, ambargo, ap, arap ülkeleri, borsa, Chp, cris, döviz, demirel, dolar, dış ticaret açığı, ecevit, ekonomik kriz, enflasyon, IMF, kıbrıs, mark, Merkez Bankası, msp, opec, petrol krizi, TL, tolga akpınar, Turgut Özal
ÖNEMLİ UYARI: LÜTFEN AŞAĞIDAKİ YAZIYI KAYNAK VE YAZAR BELİRTMEDEN BAŞKA BİR PLATFORMDA YAYINLAMAYINIZ! HER HAKKI SAKLIDIR!

Bu makalede anlatılan ekonomik krizlerin sebep ve sonuçlarını okudukça, günü kurtarmaya yönelik önlemlerin ekonomiyi daha da içinden çıkılmaz bir hale soktuğunu, Opec’ in dünya ve ülkemiz ekonomisinde ne gibi etkileri olduğunu, siyasi ve gereksiz tartışmaların ekonomiye nasıl zarar verdiğini göreceksiniz… Daha fazla
Previous Older Entries
SON YORUMLAR