Ben olmuşum Lost!

lost-logoBir gün bir uçak düşer ve olaylar gelişir. Bu kadar basittir aslında adına “Lost” dedikleri diziyi anlatmak, ya da değildir. Tam emin değilim. Kimsenin de emin olduğunu sanmıyorum. Her bölümde bir gizemi açığa çıkarıp elli yeni gizem ortaya çıkaran Lost beşinci sezonunda süzülmüş, “artık gizemler sona erdi, şimdi her şeyi anlatma zamanı” diyor sanki. Zaten dördüncü sezonu da gizemlerin çok olduğu bir sezon sayılmazdı. Açıkçası şu girişi okuyunca muhtemelen Lost dizisi hakkında yorum yapmaya devam edeceğimiz sanılabilir, ama biz başka bir şey yapacağız.

Lost, sadece Türkiye’de değil, onlarca başka ülkede de bir fenomen haline geldi. Bunun nedenleri, sonuçları filan bir tarafa, bir de Lost’un ortaya çıkardığı yeni bir pazar oluştu. Oldum olası şu pazar, piyasa sözcüklerinden hoşlanmam. Ama ne yapalım ki yaşadığımız çağın, içinde yaşadığımız düzenin bize zorunlu kıldığı şey piyasaya uyum sağlamak. Biz de doğal adaptasyonun bir sonucu olarak Lost piyasasına entegre oluyoruz, öyle ya da böyle..yanında ya da karşısında. Bahsettiğim şey sadece Lost ile ilgili ürünlerin satışı değil, “Lost’a benzer” diziler furyası da buna dahil. “Lost gibi” filmler, “Lost adasına düşsen yanına alacağın üç şey burada bulunur”, “Lost’ta en sevdiğiniz karakter kimdir” filan.. Geçenlerde kendime bu son soruyu sordum, anlamsız buldum. Kurgu bir dizideki karakterlerden birini neden diğerlerine göre daha fazla seveyim ki? Diyelim ki sevdim, bunun ne anlamı olabilir ki? Bu bilgi gerçek hayatta benim ne işime yarayacak yani?

Daha fazla