Aşk Dokunur Kalplere

127665

Aşkın vuslat çizgisini geçmiş veya sevdayı iki farklı bedenden tek bir ruha yükseltmiş istisna ve bir o kadar da müstesna kalpler de dâhil aşkın öyle boyutları vardır ki, dokunur. Bazen sersemletir, bazen serinletir. Bazen çağlar, bazen dağlar. Bazen durulaştırır, bazen durultur. Ah aşk… Dokunur. Hem de her kalbe farklı, her sevdaya farklı dokunur. Her zamanda farklı, her mekânda farklı.

Daha fazla

Aşk..

kalplerHer “seni seviyorum” cümlesinin içinde gizliden gizliye, el pençe divan boyun eğmiş “sen de beni seviyor musun?” sorusunu saklamak ve böylesi daha nice cevabını bildiğin sorular sorup, ardından cevapsız kalmaktır aşk…

Haklısın, seni tanımadan önce böyle bir hayatın olduğunu bile bilmiyordum. Söylenenler doğruymuş: Güneş doğarmış, dünya dönermiş, ay tutulurmuş. Hatta seninle, bir başka doğarmış, bir başka dönermiş, bir başka tutulurmuş. Sana çok teşekkür ederim sevdiğim. Ben mutluluğu senden öğrendim; mutluluğa ulaşma yolunda harcanan çabanın mutluluğudur aşk… Daha fazla

Hayat

Rüyalardan alıntıydı mutluluk,
Bir şehir efsanesiydi sadakat…
Yalandan dahi olsa
Bir kez olsun gülmeye izin vermedi hayat…

Fatih Canavaroğlu

Beş Dakika Yaşayacaktım Gözlerinde

bes-dakika-yasayacaktim-gozlerindeBir garip yolcuydum hayatta, öyle ki hayat bir defaya mahsustu, olukça garipti ve istesen de istemesen de yolcuydun. Bir biri üzerine çöken domino taşları altında ezilerek ilerliyordum, buna zaman diyorlardı umuda göz kırpanlar. Dağları aşıyordum, önüme uçsuz deryalar çıkıyordu, suyu yarıp geçiyordum, bu defa bedbaht çöllerin kızgın kum fırtınalarına gömülüyordum. Sonrasında yağmur ormanlarında her damla silis taşı niyetine eziyordu bedenimi. Tüm mesafeler dile gelse de isminle, sen gelmiyordun. Her ölüm yeni bir ölüm doğuruyordu ve bilmiyordun izin verseydin beş dakika yaşayacaktım gözlerinde…

Neden yazıyorsun diye sorardın bazen. Bazı şairler şiir yazmaz sevdiğim. Hayattan çalarlar, hayatın onlardan çaldıklarını, olası bir körlüğün kör olası arifesinde. En mübah hırsızlık, en meşru ödeşmedir bu belki de. Ve ben ödeşemesem de gözlerinle, alçak gönüllü gülümsemelerimin altında yatan alçak bir gönlü saklayama da bakışlarım ve sen çalsan da beni her lahzada hayattan, bedenimi ele versen de teneşirlere, kelepçeleri bilezik bilsem de, ömrüm harap olsa da bukağı nöbetlerinde ben hep beş dakika yaşamak isteyeceğim gözlerinde. Daha fazla

Bir Garip Üzüm ve Onun Hüzünlü Yaprağı

bir-garip-uzum-ve-onun-huzunlu-yapragiSondan başa doğru yazılan bir şiir bu
Şiirin hem ilk, hem son kıtası
Asla yıkılmayacak bir tabu
Bir garip üzüm ve onun hüzünlü yaprağı…

Şu gördüğün basmakalıp köprü
Uç uca eklenerek oluşturulmuş
Üf desen yıkılır, çığlık atsan yıkılmaz
Bu illet köprü geçit vermez artık
Giderayak çingeneleşiyor
Bir kır yolu da bir kır yolu aç bana orman
En sa’d taarruzun savunmasında
Yarı yolda kalmayayım Daha fazla

Senden Geriye Tomurcuklar Kaldı

senden-geriye-tomurcuklar-kaldi1Farz olduğu zaman sevginin gözyaşları, toprağıma
Artık hiçbir önemi kalmıyor
Kara borsaya düşmüş yağmurların
Tetikte kalmış parmaklar işaret ediyor
Gezi, gözü, arpacığı…

İlaveten ölüyorum biçimsizliğimde
Hüzne serenatlar yazıyor, yalnızlığım
Temaşa ile dalgınlığında gözlerinin
Elektrik çarpıntılarının izi kalıyor
Ruhumun her bir köşesinde
Neden Allah’ım!
Yetmedi mi geçmişteki isyanlarım?

Diğerlerini dışarıda bırakmayan içsel hesaplaşmalar
Üzerine dışarıda hayat bulmaya çalışan sünepe dokunuşlar
Nüshası olmayan sevgim, değersizleşiyor
Her dönüşünde bu kahpe çarkın
Daha fazla

Kırlangıçlar Dönmeyecekler

house_martinKırlangıçlar
Gökyüzünün müdavimleri
Bir ekim sabahı gitmiştiniz
Bir elveda bile demeden
Kimi inanışlara göre ölen insanların ruhlarını taşırmışsınız
Kimilerine göre umudu
İlkbaharlara selam getirmek için gitmiştiniz
Uzak diyarlara
Ve bir kırlangıç fırtınasına isim koymak için
Bekledim
Daha fazla

Boş Bir Mektup

mektupBiraz önce elimde boş bir mektup vardı, okunmaya hazırlıksız bir yazı. Kimse okumasın diye daha yazmamıştım. Canıma tak etti feryatları,”yaz” dedi beni, çünkü yazmak hayattan öç almaktı bir nevi. Oysa hiç yazmadım ben ruhumda zorla sıkıştırılmış namlusu kendine dönük mersiyelerimi, içinden onca harf çalınmış alfabemle. Oysa boştu bu kâğıt biraz önce bütün çıplaklığıyla.

Biraz önce elimde boş bir mektup vardı, berraklığını hiç kaybetmemiş sesinin yadigârı. Yalnızlığın ritmini arıyordum bütün solo parçalarında, aşk bestelerinin. Belki de sadece seni dinlemek isteyişindendir, sağır kulaklarım, yine bu yüzdendir belki duyabildiğim en güzel şarkı, senin sesin. Acaba kalmış mıdır bana da yokluğunun acısını dindirecek kadar sessizlik musikisi? Biraz önce elimde boş bir mektup vardı, tıpkı ismin, tıpkı yüzün gibi nur ve seni anlatmaya yetersiz olduğu için utanıyordu bütün sözcükler. Necm-i gisü-dâr boşluklarında bir ümit çığlığıydın dudaklarımda. Her kelimeyi en iyi arkadaşımmış gibi seçiyordum ama nedense her seferinde hayal kırıklığı olarak geri dönüyordu çehreme. Daha fazla

Aşk Parıltıları Veya Seni Sevmenin Bencesi

hearthAnd olsun bütün sevenlere ve aşklar olsun bütün sevilenlere ki nice kapılar aşıp geldiğim gönül kapına sevgiden çelenkler bırakmak, kalbime miras bıraktığın hasretine kandan kınalar vurmak ve gönül âleminde hasbi hal ile yâd etmekmiş seni sevmek…

Sevmek… Nedir sevmek? Pek çok insan “seviyorum” der fakat bunlar içinden bir kısmı sever, yine maalesef ki sevenlerin çok azının içindeki gerçek sevgidir… Sevgiye çıkan çok yol vardır bu yüzden sevgi çok karıştırılır. Bazı duygular, sevgiye sadece benzerdir… Bende ise bu durumun tam tersi, ben sevdiğimi ruhumun odağına yerleştirdiğim için hayatta nereye baksam, ne hissetsem onun sevgisine benziyor. Hayat onun sevgisine benziyor. İnsan sevmeye dursun! Benliğimin eş anlamlı kelimesiymiş seni sevmek…
Daha fazla

Yalancı Çoban

deli_cobanBen çok bilindik hikâyeleri kafama göre yeniden anlatmayı çok severim.

Zamanın birinde, bir köyde bir çoban yaşarmış. Sivri akıllı bir çobanmış bu, bir gün köylüyü işletesi gelmiş. Köy halkının toplu bulunduğu bir anda;

-Ey ahali, sürüyü kurt bastı. Koşun yetişin! Koyunlarım elden gidiyor diye imdat bilenmiş.

Bunu duyan köylü, eline taş, sopa, sapan, elektirikli testere ne aldıysa olay yerine koşmuş. Koşmuş koşmasına da bakmışlar ki otlak ta koyunlar masum masum otluyor. Etraf da kurt falan yok…

Çoban çıkagelmiş:

-Kandırdım, sizi. Lades işte. Zıt Erenköy. Nabersiniz? Mor oldunuz di mi? He he geri zekâlı herifler sizi… Daha fazla