27 Şub 2010
by editor
in Edebiyat
Etiketler:Aşk, selen urcan, sen, Sevgili
Bir günahsın silueti ruhuma zehirli bir ok gibi saplanan
Bir kahkahasın günü dolduran
Bir ateşsin anı tutuşturan
Bir çapkınsın daldan dala
Bazen bir arsız
Divane bir aşık,yaramaz bir çocuk
Ya da tam o roldeki ‘ıssız’
Yaşam rengisin az bulunandan Daha fazla
26 Şub 2010
by editor
in Aşk, Edebiyat, Şiir
Etiketler:a.tolga akpınar, Alparslan Tolga AKPINAR, ateş, Aşk, can-u ten, haşrolmak, kelebek, kelebek ile mum, Mesnevi, Mevlâna, mum, pervane ile mum, sufi, sufism, tolga akpınar, yanmak, Şems, şem-u pervane, şem-u vû pervane
Ben bir pervaneyim mum’ u arıyorum.
Mum’ un nûr’una kanat çırpıyorum.
Maksadım aydınlanmak değil nûrdan …
Yanmak için can atıyorum.
Can bir değil mi, canımı cana katmak istiyorum.
Kanat çırpmak zor değil…
Zor olan kanadı çırpıp da nûr’a varamamak.
Zor olan mum’a varıp da nûrda yanamamak.
Bir olan can’ a haşr olamamak.
İman ile gayret varsa bir işte,
Sonu mum’ a kavuşmaktır işte
Kavuşmakla bitmez ki sadece işte …
Mesele yanmaktır mum’ un fitilindeki ateşte …
Mum da yanan ateş tanıdıktır.
Ayrılmış candaki bir kıvılcımdır.
Kıvılcımın kaynağı mum daki kaynaktır.
Haşrolmak ise kaynakta yanmaktır… Daha fazla
09 Şub 2010
by editor
in Biyografi, Edebiyat, Kültür, Makale
Etiketler:a.tolga akpınar, arapça, Aşıkpaşa, Baba İlyas, Babailer, Fakrname, farsça, Garibname, Karamanoğlu, Karamanoğlu Mehmet Bey, Karamanoğulları, Kırşehir, Maarifname, Manisa Muradiye Kütüphanesi, Masnawi, Mesnevi, Mevlâna, Osman Gazi, Osmanlı Devleti, Risale Fi Beyani’s-Sema, Roma Biblioteca Eananatence Turca, Selçuklu Devleti, Sinestezi E Dergi, Türk diline kimesne bakmaz idi, Türkçe, tolga akpınar, Vasf-i Hal
(d.1272-ö.1333),
Bir avazdır Aşıkpaşa. Türkçenin küçümsendiği ve fars şovenizminin etkisinde kalınarak halkın konuştuğu dil olan Türkçe’ nin sarayda konuşulmadığı bir dönemde Garibname adlı eserini yazarak Türkçe’ nin önemini vurgulamış ve saray’ da türkçe konuşulması gerektiğini vurgulamıştır. Arapça ve Farsça’ nın resmi dil olarak kullanılmasına ilk tepki Karamanoğlu Mehmet bey tarafından gösterilmiştir. Karamanoğlu Mehmet Bey’ in öncülüğünü ettiği “Türkçeçi hareketine” Mevlana Celaleddin-i Rumi’ nin oğlu Sultan Veled ve ünlü düşünür Yunus Emre de destek vermiştir. Ancak en ateşli destek Aşıkpaşa tarafından verilmiştir. 12.000 beyitten oluşan Garibname adlı eserinde büyük ölçüde Türkçe dilini kullanmış ve türklükle alakalı tasavvufi şiirler yazmıştır. Garibname adlı eseri “Türkiye Türkçesi İle Yazılmış İlk Edebi Eser” olarak tarihte yerini almıştır.
Moğol istilasından kaçıp Türkistan’ dan Anadolu’ ya gelen Babai tarikatının kurucusu olan Baba İlyas’ ın torunu olan Aşıkpaşa Kırşehir ilinde doğup burada ikamet etmiştir. Aynı zamanda tımarlı sipahi olan Aşıkpaşa mutasavvıf bir aile geleneğini devam ettirmiştir.
Aşıkpaşa o dönemde konuşulan önemli diller olan Arapça, Farsça ve Ermenice dillerini iyi bildiği halde Garibname adlı eserini bir başkaldırış olarak yazdığı için türkçe yazmıştır. Esere Garibname adını vermesinin sebebi ise o dönemde türkmenlerin mazlum olduğunu belirtmek istemesinden kaynaklanmaktadır. Daha fazla
08 Şub 2010
by editor
in Başkaldırı, Şiir
Etiketler:a.tolga akpınar, Ağlamak, gözyaşı, hüzün, Sinestezi E Dergi, Tereddüt, tolga akpınar, Şerefsiz, Şiir
Şimdi dokunun bana,
şimdi ağlayayım …
Söz veriyorum bin âh işitmeyeceksiniz.
Dokunsanız ağlarım, istediğim de bu zaten.
N’olur dokunun bana, derdimi dökeyim sağa sola …
Bu sefer gözlerim konuşacak, döktüğü yaşlarla …
Hıçkırırarak değil, sessizce bir köşede ağlayayayım.
Yeter ki dokunun bana, dokunun da sebep olsun.
Asıl sebeplerin gücü yetmiyor ağlamama,
Dostun dokunması sebep olmazsa …
Onun için n’olur dokunun bana, dokunun da ağlayayım.
Dokunsanız ağlarım, yüreğimi falan dağlarım …
Dağlanmamış yürek ne gerek bana …
Sağ gözüm yaşardı, sol gözüm tereddütte,
Ağla ulan işte, sende ağla, nazın kime?
Zaten tereddüt değil mi şerefsizlik yapan …
Gözlerimi bakmasınlar diye kışkırtan…
Cesur olun ulan, ağlanacak yerde ağlayın!
Gülünecek yerde gülün, ama şimdi ağlayın!
Hem ağlamayan göz ne gerek bana! Daha fazla
01 Şub 2010
by editor
in Biyografi, Haber, Müzik
Etiketler:7 den 77 ye, a.tolga akpınar, Alparslan Tolga AKPINAR, Anadolu Rock, Aynalı Kemer İnce Bele, Baba Bizi Eversene, barish mancho, BARIŞ MANÇO ÇOCUK KOROSU, Barış Manço, Barış Manço Rock Derneği, bugün bayram, dağlar dağlar, gülpembe, Harmoniler, Kafadarlar, Karamanço aşireti, Kurtalan Ekspres, L'Alba, Mançoloji, progresif rock, rock, Sinestezi E Dergi, The Folk 4, tolga akpınar, Yediden Yetmiş Yediye
2 Ocak 1943′ de İstanbul’ da dünyaya Barış geldi. İnsanların sevdiği, saygı duyduğu bir sanatçı gelmişti dünyaya. Japonya’ dan Amerika’ ya kadar, dünya daki her milletin sevgisini ve takdirini kazandı. Kara Sevda dedikleri bu olmalıydı. Türkiye’ nin dışarıdaki en iyi elçilerinden biriydi o. Barış Manço 80-90 arasında dünyaya gelmiş tüm çocukların da en sevdiği ağabeyleriydi. Diş fırçalamayı, süt içmeyi, insan olmayı öğreten bir ağabeydi. Öyle işlemişti ki içerimize, onsuz bir haftasonu olamazdı. Haftasonları sabahında kahvaltı yaparken onu izlerdi o çocuklar.
Televizyonun temiz tarafıydı Barış Manço. O dokunabilecek kadar yakın ve sevgi duyulandı ama o kadar da büyüktü ki ulaşılamaz bir dağ tepesi gibi mağrurdu. Babannemizi daha çok sevdik Süper Babanne ile, Eşekler arkadaşımız oldu Arkadaşımız Eşek dedik onun dilinde, Okumayı onla öğrendik ve hayvanları tanıdık sayesinde, armudun iyisini ayılar yermiş meğer.Hasta olduğumuzda nane, limon kabuğu, bir tutam da zencefili karıştırıp iyileşmeyi öğretti bize. Domates, biber, patlıcan en güzel onun söylediği gibi bir arada söylenirdi. Paylaşmayı öğretti “Yediden Yetmiş Yediye” Acıhda Bağa Vir diyerek. Kol düğmelerimizi iliklerken aklımızda hep o oldu. Gül Bebeğim ve Gülpembe unutulur mu hiç? Bayram sabahlarında uyandı çocuklar erkenden, senin sözlerini dinleyip “Bugün bayram erken kalkın çocuklar” demiştin ya, en güzel giysilerini sen söylediğin diye giyindiler. Daha fazla
01 Şub 2010
by editor
in Duyuru, Haber, Sinema
Etiketler:Abdullah Düğer, Ahi Evran Üniversitesi, Film, Film Eleştirisi, fragman, Kayseri, Kırşehir, Sinema, Şeytanın Kölesi
Çekimleri Kırşehir ve K
ayseri’ de gerçekleştirilen ve Abdullah Düğer tarafından senaryosu yazılıp yönetilen Kara Mizah tarzı sinema filminin fragmanı da facebook üzerinden yayınlandı. Sinema filmi sponsorsuz olması ve film ekibinin tamamına yakınının Ahi Evran Üniversitesi öğrencilerinden oluşması ile dikkat çekiyor. Filmin çekildiği mekanlar ise daha bir ilgi çekiyor. Filmin Fragmanını facebook üzerinden buraya tıklayarak izleyebilirsiniz …
SON YORUMLAR