Milletimiz için çok önemli yere sahip olan dilimize millet birliğini ve bütünlüğünü korumak adına sahip çıkmalı ve korumalıyız. Türkçenin konumuna baktığımız da, yeryüzünün en geniş coğrafi alanına yayılmış, en eski ve zengin bir dil olma sıfatını elde etmiştir.
Genel olarak yaşanan dil sorunlarından en önemlileri ve en tehlikeli olan, yabancı sözcüklerin dilimize girip yerleşmesidir.
Dilimizdeki yabancılaşma 16. yüzyıl da Arapça ve Farsça kullanımının artmasıyla başlamış, 17. yüzyıl da ise bu dillere bir de Fransızca eklenmiştir. Böylece Türkçenin kullanım alanı daralmış, dilimiz günümüzde de başka şekillerde sürecek olan kirlenmeye maruz kalmaktadır.
Türkçenin bugün etkisinde kaldığı yabancı dil ise ağırlıklı olarak İngilizcedir. Batı ile ilişkilerin yoğunlaşması, anlaşmalar ve daha sonra Türkiye de yabancı dille eğitim-öğretim aşamasında İngilizcenin ön planda tutulması ve İngilizcenin “dünya dili” olarak tanıtılması. Yine aynı şekilde bulunan aletlerin ülkemize girerken bulunduğu ülkenin aletlere taktığı adlar, teknoloji hızıyla paralel olarak Türkçede karşılığı bulunmadan dilimiz girerek yabancı kelimelerin yaygınlaşmasına sebep olmaktadır.
TDK, bu konuda çalışmalarını sürdürmektedir.”yabancı kelimelere karşılıklar” adlı kitap, yabancı kelimelerin Türkçe karşılıkları içermektedir. Böylece yabancı kelime kullanımının yaygınlaşmasını önlemeye çalışmaktadır.
Neden Türkçesi varken gereksiz yere yabancı kelime kullanalım ki? örneğin: günlük yaşamda “merkez” yerine , “center”, “ortak” yerine “kolektif”, “kışkırtma” yerine “provokasyon” “saldırgan” yerine “agresif” kelimelerinin yaygın olarak kullanılması bu soruna en iyi örneklerdendir.
Kitle iletişim araçlarında, cadde-sokak, mağaza adlarına kadar birçok yabancı sözcük günlük hayatta kullandığımız dile kadar yerleşmiş ve kullanımı yaygınlaşmıştır.
Şöyle ki bizlerin günlük yaşamda tepkilerimize kadar sıçramış olup, şaşma ya da hayretlerimizi “woow!” diyerek anlatıyoruz. Alışveriş yapmak için “shop-center” lare gidiyor, biraz yorulduğumuzda ise bir “cefa” ye oturup “nescafe” mizi yudumluyoruz. Evimize gittiğimizde “TV” de “video klip” ler izliyoruz.
Bunlar gibi özenti ile yabancı sözcükler dilimize girmekte ve gün geçtikçe dilimizdeki yabancı sözcüklerin oranı da artmaktadır.
Konfüçyüs’e “bir ülkeyi idare etmeye çağırılsaydınız, ilk iş olarak ne yapardınız?” diye sormuşlar. Konfüçyüs şöyle cevap vermiş: “Önce dili düzeltirdim demiş çünkü dil düzgün olmazsa, kelimeler düşünceyi iyi anlatamaz. Düşünceler iyi ifade edilemezse yapılması gerekenler iyi bir şekilde yapılamaz. Gereken yapılmayınca ahlak ve kültür bozulur. Ahlak ve kültür bozulunca adalet yolunu şaşırır. Adalet yanlış yola saparsa, halk güçsüzlük ve şaşkınlık içine düşer. Ne yapacağını, işin nereye varacağını bilemez. Bu sebeple söylenilen sözü doğru söylemeli. Hiç bir şey dil kadar mühim değildir” demiş.
Dünyada her yıl ortalama 24 dilin yok olduğunu belirtilmektedir. Türkçemizinde bu diller arasında yer almasını istemiyorsak yabancılaşma ve yozlaşma gibi tehlikelerin farkında olup dilimize sahip çıkmalıyız.
Eyl 30, 2013 @ 19:43:01
çok uzun buneya yhaaaa ** gibi site ama saolun baska sitelerde daha güzeldir.
Eki 06, 2013 @ 11:25:36
çok saolun çok güzel yazmışsınız
Eki 10, 2013 @ 19:53:44
valla biraz beğendim ne diyeyim
Oca 15, 2014 @ 22:23:26
çok güzel olmuş çoooooooooooooook saolun
Ara 01, 2015 @ 21:00:45
Bu yazılanlar benim çok işime yaradı…
Nis 07, 2016 @ 15:41:04
çok güzlel olmuş teşekkürler