İki Yabancı

yabanciSevgilim, herşeyim!

Tüm hayatımı kendi rengine boyayan benim en derin mavim.

Beni benden alan, yıllarımı çalan,

Yetmez gibi beni senden de ayıran asi fırtınam.

Mutlu dilekler yetmez, kucak dolusu sarılmalar yetmez,

Dudak dolusu öpmeler, derin uzun bakışlar yetmez,

Böyle çarpmışken beni, seni anlatmalar, ardından ağlatmalar yetmez

Sana daha dün döndüm bugün geri söndüm.
Birlikte aynı cümleye sığamayan bağlaçlarız şimdi

Çünkü biz sığamadığımız o cümleye aynı tadı veren iki yabancıyız

Ve artık ayrı apayrı yollardayız… Daha fazla

Pişman mısın Nalan?

soru_isaretiBir insan hatalarından ders almamaya özenle dikkat ediyorsa, buna samimiyete dayalı ilişkiler içerisinde “Mal mısın arkadaş?” denir. Matematik gibi bilgilerimize kesinlik kazandıran bir bilimde bu olaya “Sende hiç akıl yok (Sıfır).” denirken, mantık gibi bilgilerimize tutarlılık kazandıran bir bilimde ise “Hah bravo, pek bravo! Ne de güzel ibretlere gark olmuşsun öyle!” şeklinde dalga konusu edilir. Çekirdek-olojide (Egeliler buna çiğdem-oloji de derler.) ise, “Hastalık gibi bir şey abi bu.” denmesine girip kafanızı hiç karıştırmayacağım.

Peki, neyden mütevellittir ki, sonunda pişman olacağını bile bile bir olayı yapmakta kendini tekrara alırsın ey beşer? Her seferinde bir süper kahraman mı gelsin göklerden istersin, “İşte geldim buradayım Sayın Israr. Artık bu olay sizin için bir hata olmaktan Daha fazla

seni sevdiğimi

aşk

Ellerine bakıyorum,

gözlerine bakıyorum,

dudaklarına bakıyorum,

kızmıyorsun ya!


Kızmazsın biliyorum.

 

Daha fazla

Bahar (II)

kelebek

her bahar gelişinde,

alıp şapkamı güneşten

bir ağacın dalına atıyorum.


kelebekler uçuşuyor,

peşlerinden koşuyorum.


Daha fazla

Türkiye’ de Ekonomik Krizler – 1969-1974-1978 ve 1980 Krizleri

ÖNEMLİ UYARI: LÜTFEN AŞAĞIDAKİ YAZIYI KAYNAK VE YAZAR BELİRTMEDEN BAŞKA BİR PLATFORMDA YAYINLAMAYINIZ! HER HAKKI SAKLIDIR!

kriz

Bu makalede anlatılan ekonomik krizlerin sebep ve sonuçlarını okudukça, günü kurtarmaya yönelik önlemlerin ekonomiyi daha da içinden çıkılmaz bir hale soktuğunu, Opec’ in dünya ve ülkemiz ekonomisinde ne gibi etkileri olduğunu, siyasi ve gereksiz tartışmaların ekonomiye nasıl zarar verdiğini göreceksiniz… Daha fazla

Yabancı

yabanciBu bakışlar yabancı bana!

Hiç tanıdık değilsin sen hayatıma!

Gözün bile kahve kahve,

Bakıyorum ama sahte sahte.

Üşüyorum yokluğunda sarılamıyorum bir başkasına,

Isıtmıyor başka bir ten beni, senin tenin gibi.

Bir yalnızlık var içimde,

Kalabalıkta tuttuğu eli şaşıran avare bir çocuğum şimdi… Daha fazla

Bir Zaman Hatası Ya Da Aşk Yanılgısı

Zaman: milattan sonra, kıyametten önce 2008kalpyolu
Mevsimlerden ilkbaharyazsonbaharkış..

İşte o vakitler sana göçüyordum ben,
Haberin yoktu..
İçsel fırtınalar arasında yürütüyordum gemilerimi gözlerine doğru..
Ayak basacağım kara parçası tenin olsun diye ayinler düzenliyordum…

Martı kanatlarına iliştiriyordum isteğimi tanrıya ulaşır diye belki..
Anla işte,
Bir hicret başlıyordu bu yüzyıl içinde, güneyden kuzeye, kuzeyden sana..
Ve ortada senin dilsiz saçların duruyordu..
Senin ellerin duruyordu kutup yıldızının yerinde… Daha fazla

Ah Ayrılık!…

gznferozcn(d. 27 Ocak 1931, ö. 17 Şubat 2009)

Onu tiyatroseverler lise yıllarında oynadığı “Hisse-i Şayia” adlı oyundaki Bican Efendi rolüyle tanıdı. Ardından İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın Çocuk Bölümü’ ne katıldı. 1955 yılında Komedi Tiyatrosu’nda oynadığı Mahallenin Romanı oyunu tiyatro yaşamında önemli bir olay oldu, Reşit Gürzap’ ın rahatsızlanması nedeniyle onun yerine bu oyunda yer alması ve gösterdiği performans kadroya girmesine neden oldu. 1962 yılı ise hayatının en önemli yıllarından oldu. Bu yıla kadar hem çocuk hem de yetişkin tiyatrosunda rol aldı, oyunlar oynadı. 1962 yılında ise yine tiyatrocu olan Gönül Ülkü ile hayatını birleştirdi ve aynı yıl içerisinde Gönül Ülkü – Gazanfer Özcan Tiyatrosunu kurdu. 1950 ve 1960 yıllarında çok sayıda sinema filminde rol aldıktan sonra sinemaya uzun bir ara verip tiyatroya devam etti. 2000 yılında oynadığı “Komser Şekspir” filmiyle sinemaya tekrar döndü. Tiyatro ve Sinema dışında pek çok dizide rol alan Özcan, Kuruntu Ailesi dizisindeki “Hüsnü Kuruntu” karakterini canlandırmasıyla popülerliğini artırdı. Daha fazla

İzler

izler

Birlikte yürüdüğümüz yollar kara büründü. Ayak izlerimiz gözlerden silindi. Ama sadece ikimiz o izleri ortaya çıkarabiliriz. Eğer istersek varlığımızın sıcaklığı o izleri gözler önüne sermeye yeter. Nerelerden geçmişiz, nerelerde beklemişiz. Özellikle benim seni beklediğim yerdeki izler çok daha belirgin. Belki de çok bekletmişsin beni. Yine de kızamam sana, çünkü birlikteydik. Beraber yarattık o izleri. Bir iz var görüyor musun? Taa ilerde, ip gibi uzayıp gidiyor. İşte o iz, sanırım hayatın ne kadar nankör olduğuna kızıp, senin de desteğinle yerdeki çöpe sinirle vurduğumda oluşmuş. Ama artık kızmıyorum hayata. Onda bir iz bıraktığım için sevinçliyim. Bak bu de senin ayakkabının izi. Karşılıklı bira içtiğimiz bardaki masanın ayağında. Bacak bacak üstüne atıp, bir haber beklercesine ritmik hareketlerle vurmuşsun. Daha fazla

Bir yalnızlık ‘sen’fonisidir şimdi bütün notalar, artık her perde arkasında bir şarkı ağlar…

ayrilik” Mevsimlerden ‘kalbi kırık bir bahardı’
Ve ne hikmetse on üçüncü cumaya denk gelmişti gidişin..
Bense bunu tanrının 1 nisan şakası zannetmiştim..
Ama artık anladım ki ‘sen’ gibi gerçekti bu ayrılık da..
İçinde ne bir geri geliş vardı,
Ne de yaramaz bir çocuğun masum gülüşü..
İşte, böyle başladı lanet bir aşka hapsedilişim.. ”

Yağmur mesaisine kalıyor artık gökyüzü her daim..
Her daim ıslak bir iç geçiriş oluyor hayalin gözlerimde..
Uçurum diplerine saklanıyorum çaresiz,
Ve sessiz ‘imdattt!’ çığlıkları atıyorum denize taş niyetine..
Sensiz kalma korkuları biriktirmiştim ya çocukluğumun ıslah evlerinde,
Şimdi onları içimin küflü duvarlarına asıyorum..
Ürktüğüm uzakların seyrine bırakıyorum kimsesizliğimi..
Ve bir mülteci gibi kalıyorum yokluğunun coğrafyasında..
Suskunluğuna direniyor da ruhum,
Kokun olmadan anlaşamıyor tenimle asla.. Daha fazla

Acı Rüya

aci

Bütün koşuların bir başlangıç bir de bitiş çizgileri vardır.Hayat da o yüzden koşu yarışlarına benzer. Bir başlarsın doğduğun an koşmaya, bu başlangıcın olur. O halde ölümün müdür son, orasını bilemem ölmeden? Neticede bilinmezliğe giden bu yolsa; hep koşarsın. Koşarken düşüp durursun ha bire. Sonra düşmemeyi öğrenirsin. Bu sefer sıradanlık başlar. Yine bir heyecan istersin ki, bu sefer de sonu acı olur. Düşmekle kalmazsın, tepetaklak oluverirsin.

Sonra ayağa kalkarsın, kalkmalısın. Çünkü daha son değil! Devam etmelisin! Ama bir kıymık batmış eline ya da kalbine yemişsin bir faça! Sonra taa derinlerden bir acı titretir bedenini, sızlatır içini. O sızlatır, sen sızlanırsın. Kıymık çıkmaz acı bitmez! Sonra arabesk yaşam başlar. “Olsun be gülüm acında güzel” deyiverirsin aniden. Acı, yaşam biçimin olur.
Daha fazla

Sadece Sen Gör Diye…

ayna2Aşkındı yücelten, sendin beni güzel yapan

Gözünde güzeldim aynada değil!

Kırıldı aynalar gönlüm gibi,umudum gibi

Her şey biter, dünya durur, göz görmez, yürek atmaz ya

Öylece kalakaldım…

Sensiz silindi her şeyin değeri gözümden

Bu donuk gözler, anlamsız bakışlar

Sadece beni yaşatmaya yarayan bu kalp

Sana gitmediği için isteksiz atılan adımlar,

Yorgun, çaresiz bu beden Daha fazla

Hesaplaşma..

die

“Yapabileceğim bir şey var mı ?” diye sordu Tanrı

Hayır  anlamında başını salladı yorgun savaşçı

Yorgun olduğu belliydi yüzünden

Tüm kasları vücudu peltemsiydi,

Ve içinde bir yer kırgındı belliydi

“Savaşta mı oldu?” göstererek eğik kılıcı sordu Tanrı

Savaşçı bulanık gözlerini kılıcına indirdi

“Evet.. ama düşmanım onurlu değildi”

“Kimdi?”

“Hayat”

Esen ılık rüzgar saçlarını dağıtıyordu savaşçının

Ürpermesine neden oldu bu insanlara özgü biçimde

Tanrı hafifçe öne eğilerek “Hissediyor musun?” dedi Daha fazla

Tüm susuşlarım sanadır

 

speechless_fc_b

İçimde ateşinin yaktığı her neyse

parçalayarak ruhumu

kanatır. 

Haykırışlarım kaderime, tüm susuşlarım sanadır.

Ölümüme ferman yazsaydın, bu kadar acı vermezdin bana.

Zehri lime lime etse de bedenimi, her bir hücremi yaksa da

Gönlüme engel olamasam da, yüreğimden oluk oluk kanlar aksa da

Ey güzeller güzeli, söyleyemesem de, aşığım sana! Daha fazla

Sevgilim! Sen misin?

aşk

Bahçelerde ve yollarda saklambaç oynardık, gözlerimi kapatır sayardım. Gözlerimi açıp etrafıma baktığımda sadece seni arardım. Sobelenmek umrumda değildi, seni görünce bekler, yanında koşardım, önce sobelemek için değil, elin elime değer belki diye. Bir kovukta birini görürdüm, nefesini duyardım, kokusu gelirdi burnuma, sendin o.

Dünya küçülürken büyüdüm ben. Okullara gittim. Seninle tanıştım. Okul bitince çarşıya çıkardım. Yollarda yürürdüm, belki sen de aynı yollarda yürürsün diye. Belki karşılaşırız da selam verirsin, gülümsersin diye. Yürürken birini görürdüm önümde yürüyen. Yavaşlardım. Endamı sana benzerdi, sesi seninki gibiydi, kokusu senin kokundu, sendin o. Daha fazla

Sevgili Dedem…

bossandalyeSen gittin aylar, yıllar oldu… Terkedişin sanki az önce gibi. Toprağa diktiğin fidanlar ağaç oldu, meyvelerini ise canına değsin diye yiyor sevdiklerin. Gölgesinde piknikler yapılıyor, hiç görmediğin çocuklar yani torunların minicik bedenleriyle oyunlar oynuyorlar. Bana ağaç dikmeyi öğretmek için beraber diktiğimiz akasya vardı ya, hani bükülmesin diye duvara iple düğümleyip bağladığın akasya… İşte o akasya bile kocaman oldu, avlunun en çok gölge veren ağacı oldu. Attığın düğümü çözmedik, son attığın düğüm diye… Bazen o düğüme bakıp bakıp ağlıyorum. Biliyor musun bize üzerinde oturup anılarını anlattığın, bize hayatı öğrettiğin sandalye ve masa hala yerinde duruyor. Sadece kış aylarında kalıdırıyoruz zarar gelmesin diye… Hala kulaklarımda sesin, biz minicikken oyun oynadığımız dar sokakta bize seslenişin “akşam ezanı okunuyor artık eve gel” deyişin… Kokun ise burnumdan hiç gitmiyor, ne güzel kokardı tenin… Kafamı koyup uykuya daldığım göğsünün yumuşaklığını ise hiçbir yastıkta bulamıyorum… Daha fazla

Gönderilmemiş Mektuplar – 1

mektup1Ey gizli yaram, ey derin sızım; evvel mahsus selam eder, gözlerinden öpmek isterim. Lakin öpemem, dokunamam bile. Bilirim ki yanar kavrulurum. Sen öyle bir ateşsindir ki ismini anarken kavrulan dudaklarım, tutuşan yüreğim iyi bilir korunu..

Uzun zaman oldu hasbihal etmeyeli, sen nasılsın görüşmeyeli? Ben aynıyım, aynı benim. Biraz saçlarım döküldü, biraz belim büküldü. Uzağı da seçemiyorum gözlüksüz. Mide ağrılarım stresten, baş ağrım düşünmektenmiş güya. Hekimler de baştan savar oldu..

Sen nasılsın görüşmeyeli? Hala gülüyor mu gözlerinin içi, hala hayat dolu musun? Bak hayat yormuş Serdar’ı, Fatih’e de yalan söylemiş. Ben de artık güvenmiyorum. Daha fazla

Terkediş

terkedisEn sahte düşlerin tezahürü
En korkulu kurguların sahnelenişi
Yaşanmamış günlerin kaybedilişi
Umarsızlığın başkaldırısı…

Öyle bir terkediş ki, yüreğim yanıyor.
Öyle bir terkediş ki, gözlerim ağlıyor.

Aldatmanın en vahşicesi
Çıldırışların en şiddetlisi
Kaybetmenin en kederlisi
Terketmenin en alçakcası

Öyle bir terkediş ki, yüreğim yanıyor.
Öyle bir terkediş ki, gözlerim ağlıyor. Daha fazla

Beş Dakika Yaşayacaktım Gözlerinde

bes-dakika-yasayacaktim-gozlerindeBir garip yolcuydum hayatta, öyle ki hayat bir defaya mahsustu, olukça garipti ve istesen de istemesen de yolcuydun. Bir biri üzerine çöken domino taşları altında ezilerek ilerliyordum, buna zaman diyorlardı umuda göz kırpanlar. Dağları aşıyordum, önüme uçsuz deryalar çıkıyordu, suyu yarıp geçiyordum, bu defa bedbaht çöllerin kızgın kum fırtınalarına gömülüyordum. Sonrasında yağmur ormanlarında her damla silis taşı niyetine eziyordu bedenimi. Tüm mesafeler dile gelse de isminle, sen gelmiyordun. Her ölüm yeni bir ölüm doğuruyordu ve bilmiyordun izin verseydin beş dakika yaşayacaktım gözlerinde…

Neden yazıyorsun diye sorardın bazen. Bazı şairler şiir yazmaz sevdiğim. Hayattan çalarlar, hayatın onlardan çaldıklarını, olası bir körlüğün kör olası arifesinde. En mübah hırsızlık, en meşru ödeşmedir bu belki de. Ve ben ödeşemesem de gözlerinle, alçak gönüllü gülümsemelerimin altında yatan alçak bir gönlü saklayama da bakışlarım ve sen çalsan da beni her lahzada hayattan, bedenimi ele versen de teneşirlere, kelepçeleri bilezik bilsem de, ömrüm harap olsa da bukağı nöbetlerinde ben hep beş dakika yaşamak isteyeceğim gözlerinde. Daha fazla

Bir Garip Üzüm ve Onun Hüzünlü Yaprağı

bir-garip-uzum-ve-onun-huzunlu-yapragiSondan başa doğru yazılan bir şiir bu
Şiirin hem ilk, hem son kıtası
Asla yıkılmayacak bir tabu
Bir garip üzüm ve onun hüzünlü yaprağı…

Şu gördüğün basmakalıp köprü
Uç uca eklenerek oluşturulmuş
Üf desen yıkılır, çığlık atsan yıkılmaz
Bu illet köprü geçit vermez artık
Giderayak çingeneleşiyor
Bir kır yolu da bir kır yolu aç bana orman
En sa’d taarruzun savunmasında
Yarı yolda kalmayayım Daha fazla

Senden Geriye Tomurcuklar Kaldı

senden-geriye-tomurcuklar-kaldi1Farz olduğu zaman sevginin gözyaşları, toprağıma
Artık hiçbir önemi kalmıyor
Kara borsaya düşmüş yağmurların
Tetikte kalmış parmaklar işaret ediyor
Gezi, gözü, arpacığı…

İlaveten ölüyorum biçimsizliğimde
Hüzne serenatlar yazıyor, yalnızlığım
Temaşa ile dalgınlığında gözlerinin
Elektrik çarpıntılarının izi kalıyor
Ruhumun her bir köşesinde
Neden Allah’ım!
Yetmedi mi geçmişteki isyanlarım?

Diğerlerini dışarıda bırakmayan içsel hesaplaşmalar
Üzerine dışarıda hayat bulmaya çalışan sünepe dokunuşlar
Nüshası olmayan sevgim, değersizleşiyor
Her dönüşünde bu kahpe çarkın
Daha fazla

Yaşam, yalnızlık ve perde!

yalnizlik-senfonisi-32-3Mümkün olduğu kadar yalnız kalmak isteyen insanların, ve bunu sağlamak için elinden geleni yapanların inzivanın bir adım ötesinde olduklarını düşünüyorum. Aslında bu devirde o bilindik anlamıyla inzivaya çekilmek pek olacak iş değil. Ancak, kıyısından köşesinden yanaşılabilir. Pek de güzel olur!

Neden?..

Ama bu “neden?” sorusunun yanıtı, yalnızlığı çok sevenler için geçerli. Ya da yalnızlığı tercih edenlerin nedenleriyle çok ilintili.

Hani herkesin zaman zaman yaşadığı bir ruh hali vardır: Diğer insanlarla uğraşacak gücün, isteğin kalmadığını hissetmek. Envai çeşit nedeni vardır bu duygunun da, en belirgin nedeni bence yorgunluktur. Kafası yorulmuştur artık, kaldıramaz. Daha fazla

Bir Gün…

2uel34n1

Bir gün yağmurlu bir sokak bulsak,
El ele tutuşup düşlerde boğulsak,
Maksat hep birlikte olsak !

Bir gün koşarken uyansak,
Ya da aniden doluya tutulsak,
Nefesler iç içe geçmişken boşlukta kaybolsak,
Ya da tekrar o günün sabahında buluşsak,
Biraz acemice dokunsak da
Fark etmez,
Maksat hep birlikte olsak…! Daha fazla

Pek de ıssız olmayan bir adamın pek de ıssız olmayan hikayesi

69258301Bu sıralar hepimizin diline “Anlamazdın, anlamazdın / kadere de inanmazdın” sözlerini dolayan Issız Adam’ı geç de olsa izledim. Filmin ‘90’lar Türk sinemasındaki “vasat-fakat-seyredilse-bir-şey-kaybedilmez” tarzının örneklerinden biri olduğuna dair bir ön yargım vardı, bu ön yargımı pek de haksız çıkmadı. Zira filmin popüler sinemamıza hakim olan “popülerin popüleri” üslubundan hiç de ayrılır yanı yoktu.

Dikkat, bu yazı filmin içeriğine dair bilgi içermektedir!

Bir aşk hikayesi anlatılıyor Issız Adam’da… Zengin bir restoran sahibi olan Alper, hanım kızımız Ada’yla bir kitapçıda karşılaşınca hayatının aşkını buluyor. Her zamanki gibi kızımız ilk önce –pek de uzun sürmeyen- bir naz yapıyor, daha sonra olaylar gelişiyor. Evet, konu ve gidişat klişe… Ama asıl eleştirdiğim bu bile değil. Sorun, filmin oldukça zorlama ve yapay olması. Zorlama, çünkü filmin senaryosu ve gidişatı zorlama bir tümden gelim mantığıyla işliyor. Bir ilişkide olması gereken unsurların listelenip filmin bir köşesine sıkıştırılmaya çalışıldığı, bunun da basit yollarla yapıldığı bir film bu. Zira çiftimizin ne kavgalarının, ne sevişmelerinin, ne ayrılıklarının altı doldurulmuş. Son derece duygusuz sahneler izliyoruz. Kavgaları, barışmaları, sevişmeleri, ayrılıkları televizyonda görebileceğimiz herhangi bir aşk dizisinden farksız olarak neredeyse jet hızıyla birbirini takip ediyor. Daha fazla

Bahar (I)

 

…ve her bahar gelişinde ben

şapkamı güneşe asıp

kendime

unutma beni çiçeklerinden bir yorgan yapıyorum.

 

 

Daha fazla

Kırlangıçlar Dönmeyecekler

house_martinKırlangıçlar
Gökyüzünün müdavimleri
Bir ekim sabahı gitmiştiniz
Bir elveda bile demeden
Kimi inanışlara göre ölen insanların ruhlarını taşırmışsınız
Kimilerine göre umudu
İlkbaharlara selam getirmek için gitmiştiniz
Uzak diyarlara
Ve bir kırlangıç fırtınasına isim koymak için
Bekledim
Daha fazla

Rüyaların Efendisi

ruyaokyanusuMahşerin dört atlısı gibi yüreğimden kopup gelen dört isyankar dürtünün etkisiyle tüm kinimi ve nefretimi ölümlülerin üstüne kustum. Onur, zafer, ihanet ve nefret; işte beni ay ışığı altında kurdun gözü gibi parlayan çelik kılıcımla gökyüzünü parçalamaya yeltendiren dört kutsal duygu. Ölümsüzlüğün kanadında gelen mağlubiyeti kabul etmeyip, tüm savaşçılar gibi, zafer naralarıyla uçan atlılarıyla saldıran şeytanın elçisine göğüs gerdim. Damarlarımda dolaşan ölüm bana cesaretin, gücümün yetmediği kara gözlü iblisler ise zaferin kaynağını verdiler. Issız bir çölde rüzgar bağışlanmak isteyen ruhlar gibi sürünürcesine eserken her bir tanesi akrep iğnesi kadar acı veren kumlar tüm vücudumda bir kırbaç gibi şakırdıyordu. Daha fazla

Previous Older Entries