07 May 2009
by Erkan Mercan
in Eleştiri, Makale, Televizyon
Etiketler:aile, bayan, bilim adamı, botoks, boşanma, Canlı Yayın, dedikodu, derya baykal, desti izdivaç, espri, esra ceyhan, esra erol, estetik, evlenme, gaflet, gonca akpınar, Hadise, hoca, hukuk, ilahiyat, izdivaç, kadın, kadın programı, kavga, metroseksüel, mikrofon, miras, programlar, Reklam, sabah programı, seda sayan, seviyesiz, seyirci, stüdyo, Türkiye, Televizyon, teyze, toplum, Tv, velayet, zaman, zap, zaplamak, şifa, İnsan

Sabahları evde olduğunuz vakit sakın televizyonu açıp, kanalları “zaplamak” gibi bir gaflete düşmeyin! Tabii, eğer kadın programlarına bayılmıyorsanız..!
Kendim beğendiğimden değil, sırf bunu izleyen insanlar “acaba ne buluyorlar?” diye izleme merakına kapıldım, lakin pek uzun sürmedi, süremedi!
Türlü kanallarda onlarca kadın programı ve evlenme programları türemiş ve günden güne deyim yerindeyse “amip” gibi çoğalıyorlar. İşin kötüsü kimse buna “dur!” demiyor, aksine daha çok izleyerek “reyting” denen canavarı daha da iştahlandırıp programların ekmeğine yağ sürüyorlar. Daha fazla
19 Nis 2009
by gonca akpınar
in Aşk, Şiir
Etiketler:Özlem, Üşümek, çaresiz, bahar, gece, gonca akpınar, korku, nefes almak, Sevgili, Yalnızlık, yaşamak
Seni özlerken nefret ettim ben bu baharlardan!
Herkes sevgili, herkes cıvıl cıvıl..
Bense yine yalnızlığımı giyip gecelerdeyim,
Yorgun ve çaresiz..
Tek başına!
Ve yine yalnızlığa dönmenin gurursuzluğuyla,
Yürüyorum..
Kapanmasın kapılar,
Hep açık kalsın istiyorum.
Sensiz üşüyorum,
Korkuyorum,
Ellerimi tut!
Nefes almak, yaşamak istiyorum..!
Gonca AKPINAR
02 Şub 2009
by sinestezi
in Deneme, Makale, Mizah, Psikoloji
Etiketler:Altın, Avuç, Ay, Ağlamak, Dream, Dream interpretation, güneş ışınları, gece, gonca akpınar, istila, Kabus, karanlık, Köpek, köpek ulumaları, Korkmak, korku, Koşmak, Makarna, nefes, Nightmare, Orman, Puzzle, rüya, Rüya Tabirleri, Uyanmak, yeryüzü
Gün yeni doğmuştur. Yeryüzü yine güneş ışınlarının istilasıyla ışıl ışıl. Ve merhaba yeni bir sabaha. Fakat o da ne? Kan ter içinde uyandınız nefes nefese. Ağladığınız davul gibi şişmiş gözlerinizden belli. Peki ama neden ? Belki de gece gördüğünüz rüyadandır.
Evet evet kesinlikle bu bir kabustu. Sabaha kadar dur durak bilmeden oradan oraya koşuşturdunuz. Şimdi sakince gözlerinizi kapatın ve rüyayı hatırlamaya çalışın…
Ay cömert bu gece, bütün ışıklarını salıyor yer yüzüne . Her yer zifiri karanlık ve siz ormandasınız. Köpek ulumalarını duyuyorsunuz. Ve korkudan kıpırdamazken bir an avucunuzdaki altınlara bakıp anlam vermeye çalışıyorsunuz kimin olduğuna dair. Daha fazla
28 Oca 2009
by gonca akpınar
in Mektup, Psikoloji, Serbest Yazı
Etiketler:ay ışığı, Ağlamak, Ölüm, Özlem, Baba, gonca akpınar, Hasret, Hayal, hayat, Haykırmak, Hoşgörü, Küçük kız, korku, Mezar, my father, nur içinde yat, seni çok seviyorum, sevgi, Umut, şen kahkahalar, İnsaf
Şen kahkahalar atan, deli gibi oradan oraya zıplayan küçük kız yok artık karşında. Gözleri ay ışığında buğulanmış, yüreği kan denizinde yüzen bir zavallıyım artık.
Yıllar geçtikçe, törpülediğim umutlarımla karşındayım.
Bak törpüledikçe zamanla yok oldular. İnsafım, sevgim, hoşgörüm, merhametim belki de sana duyduğum özlem…
Sahi neydi onlar?
Hatırlamıyorum bile…
Hatırlamıyorum çünkü sen gittiğinde ben 7 yaşındaydım. Bütün hayallerimi, umutlarımı ve geleceğimi götürdüğünde tam 7 yaşındaydım baba..!
Daha fazla
27 Oca 2009
by gonca akpınar
in Serbest Yazı, Sosyoloji
Etiketler:çiçekler, balıklar, blue sea, gonca akpınar, hayal etmek, kelebek, lüks, martı, mavi deniz, mis kokular, ocean, okyanus, uçsuz bucaksız
Bazen sorarım kendi kendime; eğer şu anki halimde olmasaydım ne olmak isterdim diye..
Böyle bir lüksümüz yok elbet ama hayal gücü bu ya düşünüyorum.. Uçsuz bucaksız mavi denizlerin üzerinde uçan bir martı mı, yoksa yarın öleceğini bile bile rengarenk çiçeklerin mis kokularına kendini kaptırmış hiç durmadan özgürce uçan ve bugünün keyfini çıkaran harika bir kelebek mi? Ya da derin okyanuslarda salına salına yüzen kocaman kırmızı bir balık mı ?
Hepside çok cazip geliyor öyle değil mi? Hep kendimiz için en iyisini, en güzelini istiyoruz.Martıların en güzeli olmayı, çiçeklerin en güzel kokanını ya da küçük bir gölde değil de koskoca bir okyanusta olmayı… Hep uç noktaları, hep zirveleri istiyoruz. Küçük balık değil de hep en büyüğü olmak istiyoruz. Yenilen değil hep yenen belki de olmak istediğimiz. Şimdi etrafınıza bakın ve düşünün.. Daha fazla
14 Oca 2009
by editor
in Serbest Yazı
Etiketler:Aşk, dünyanın öbür ucu, esinti, Gitmek, gitti sevgili, gonca akpınar, Gurbet, Hasret, kolay değil, Sevgili, Sinestezi, uzak, zaman, şarkı
Gitti sevgili…
Yine uzaklara hem de bu seferki en uzağa…
Dünyanın öbür ucuna…
Kolay değildi beklemek, kolay değildi yastığını kurutmak, ıslandığında her gece… Her anını onunla yaşıyormuş gibi onu düşünmek…
Her şarkıda hüzünlenmek hıçkırıklarla…
Onu her andığında nefes alamamak yürek sızısından…
Sadece bir an için yüzüne vuran her esintide onun kokusunu duymak ve içine çekmek deli gibi…
Daha fazla
14 Oca 2009
by editor
in Deneme
Etiketler:Ölüm, çaresiz, ürkek, ezan, Filistin, Gaza On Attack, Gazze, gazze ile ilgili yazılmış yazı, gonca akpınar, hava kararmış, israel, Palestine, Savaş, Sinestezi, sokak, war, yürek, yorgun, İsrail
İsrail’in bombalamadığı tek camiden okunuyordu akşam ezanı. Hava iyiden iyiye kararmıştı ve sokaklar yine ölüm sessizliğine büründü. Yorgun, çaresiz ve ürkek yürekler akşam karanlığında sessizce çırpınıyordu. Ve kahrediyorlardı bunu onlara yaşatanlara yitirdikleri babaları,anaları ve minicik yavruları için… Ve küçük bir çocuk vardı akşam karanlığında sokakta. Elinde tuttuğu şeyin ne olduğunu bilmiyordu ama etraftaki herkes çığlık çığlığa bağırıyordu özellikle de annesi “ yapma yavrum sakın çekme onu, kımıldama sakın.!! ”
Daha fazla
SON YORUMLAR