Bu Yolların Sonu Kürkçü Dükkanına Çıkar!


yolDağlar sıralanmış, sağıma bakıyorum dağ, soluma bakıyorum dağ. Kar ise üzerlerini örtmüş üşümesinler diye, bembeyaz bir battaniye gibi. Göğe bakıyorum, ağlamaklı lacivertlerin en koyusu. Dağ kenarlarındaki ovalar ise yemyeşil…

Ovaların üzerinde yemyeşil otlardan başka üzerinde siyah kablolar taşıyan yeşil ahşap direkler çarpıyor gözlerime. O ahşap direkler bir zamanlar yeşil yaprakları altında insanların gölgelendiği birer canlıydılar oysa. İnsan merak ediyor doğrusu bu ahşap direkler ve üzerinde taşıdıkları siyah kablolar hangi coğrafyada başlayıp hangi coğrafyada bitiyor. Bir ahşap direğin üzerindeki kabloyla medeniyeti bir yerlere taşıdığını düşünmek heyecan veriyor insana…

Ve üzerinde gittiğimiz asfaltlanmış yolların kenarlarında bulunan küçük toprak yollar, kim bilir belki daha önce buradan gidiyordu insanlar gidecekleri yerlere. Daha asfalt ve motorlu arabalar yokken, atlılar ve kağnılar gidiyordu bu yollardan. Düşünsenize yol aynı yol ama çekilen eziyetler farklı, cefa ile sefa’ nın arasındaki mesafe ise bir santimetre bile değil.

Eski zamanlarda insanlar bu yolları tabiatı soluyarak ve tenlerinde hissederek geçiyorlardı. Halbuki şimdi öyle mi, en mekanik, en elektronik teneke yığınlarının içinde kışın sıcak, yazın soğuk havayı hissediyoruz. Canımız isteyince camları açıp rüzgarla öpüşüyoruz. Canımız istemezse rüzgarın üzerini arayarak alıyoruz içeri. Tabiatla aramızda bir teneke ve bir cam var, soyutlanıyoruz tabiattan.

Ayrıca aracımız asfalt yolları hızla ilerlerken yol tarlaların, kasabaların ve şehirlerinden içerisinden geçiyor. Yol kenarlarında onlarca insan görüyor ve onları tanıdık birilerine benzetiyoruz. Kıyafetler aynı, tenler aynı… Hepsi tanıdık geliyorlar ama aslında hiçbirini tanımıyoruz. Halbuki hepsiyle tanışmak istiyor insan… Bunun mümkün olmadığını düşününce de garip bir şekilde beklemeye koyuluyor ve unutuyoruz bu düşünceyi, sanki bir gün gerçekten de tanışacakmışız gibi ve o günü bekler gibi, öteliyoruz bu düşünceyi…

Sonra bir bakıyorsunuz tanıdık binalar, tanıdık ağaçlar ve tanıdık yüzler görüyorsunuz, bir bakmışsınız kürkçü dükkanına dönmüşsünüz. Ve bir daha anlıyorsunuz, bütün yolların sonu kürkçü dükkanına çıkıyor…

A.Tolga AKPINAR

25.02.2009 Ankara-Kayseri Yolu

Fotoğraf:(http://custompc.oftheinternet.com/vacation%202007/Pictures/IM002488.JPG)

Yorum bırakın