Mahşerin dört atlısı gibi yüreğimden kopup gelen dört isyankar dürtünün etkisiyle tüm kinimi ve nefretimi ölümlülerin üstüne kustum. Onur, zafer, ihanet ve nefret; işte beni ay ışığı altında kurdun gözü gibi parlayan çelik kılıcımla gökyüzünü parçalamaya yeltendiren dört kutsal duygu. Ölümsüzlüğün kanadında gelen mağlubiyeti kabul etmeyip, tüm savaşçılar gibi, zafer naralarıyla uçan atlılarıyla saldıran şeytanın elçisine göğüs gerdim. Damarlarımda dolaşan ölüm bana cesaretin, gücümün yetmediği kara gözlü iblisler ise zaferin kaynağını verdiler. Issız bir çölde rüzgar bağışlanmak isteyen ruhlar gibi sürünürcesine eserken her bir tanesi akrep iğnesi kadar acı veren kumlar tüm vücudumda bir kırbaç gibi şakırdıyordu. Çok ama çok uzaklarda parıldayan ateş yolumu aydınlatırken, yıllar önce ölmüş bir savaşçının rüzgarla takırdayan kemiklerini kaygısızca ezip amacıma doğru adım adım yaklaştım.
Ne topraktan çıkıp ayaklarımı sarmaya çalışan kollar, ne de sinsice arkamdan yaklaşıp dişlerini geçirmeye hazırlanan iblisler gözlerimde ki cehennem ateşine dayanamadılar.
Kara bulutların boğmaya çalıştığı ay, son bir çırpınışla çevremi aydınlatmaya çalıştıysa da; büyülere yenilerek eski parlaklığını kaybedip, tanrıların lanetlediği sönük bir yıldız gibi sonsuzlukla kucaklaşıp kayboldu. Başımı hafifçe kaldırıp insana özgü bir özlemle gökyüzüne bakarak öylece kaldım. Çok hafiften ama etkileyici bir biçimde tanrıların birbirlerine söyledikleri büyülü ezgiler yüreğimi doldurmuştu. Bir tarafta büyülü ezgilerle tanrılar birbirlerini etkilemeye çalışırken bir tarafta kılıçlar çarpışıyor, savaş naraları beyinleri sarsıyordu.
Bir tarafta iyilik ve güzellik diğer tarafta, savaş ölüm ve zafer. İkisinden birini seçmeliydim.. Tılsımlı kolyemi parmaklarımım arasında dolaştırırken kutsal ezgimi mırıldandım ve atımı sonsuzluğa doğru şahlandırdım. Kan kokan rüzgara karşı çelik kılıcımı uyandırarak savaşın ortasına doğru atımı sürdüm…
Yol verin !!! Rüyaların Efendisi geliyor !
Sinestezi E Dergi 
SON YORUMLAR